Susmak; egemene boyun eğmek veya güçlüden tırsmak anlamına gelmez sadece...
“Diyecek bir şeyinin olmaması” anlamına gelmediği gibi!..
“Sessiz protesto”dur çoğu zaman.
Yani korkmaya gerek yok suskunluktan!
Üstelik futbolu o hale getirdiler ki, şimdi tam da susma vakti. Ortadaki rezalete taraf olmamak için en azından. Çirkin işlere bulaşmamak için. Haklı ile haksızın birlikte kaynadığı kazana elini sokup, yakıp, kirletmemek için.
Sadece konuşanların dünyasında dinleyecek adam kalmamışsa, bence tek çare susmak.
Buyursun olayların kahramanları konuşsun o zaman:
Ali Bey, neden yaptınız o toplantıyı Zorlu’da Federasyon ve MHK başkanıyla...
Fatih Hocam, kazanın altına odun atar gibi niye attınız o “zorlu” ve manidar tweet’i?
Sayın Çebi, ne işe yarayacak ki, VAR’ın kozmik odasını bilmek istediniz? Gelmiş geçmiş tek hakem mağduru siz misiniz?
Çakır, iyi ki görmezden geldin muhtemel penaltı pozisyonlarını, Kalkavan, VAR odasından iyi ki uyarmadın, izle demedin... İyi ki, kaybeden bir Fenerbahçe’nin hakemi ertesi hafta görev alamadı, iyi ki, hepinizin maddi manevi bir illiyeti var birbirinizle! Kiminiz işten, kiminiz kulüpten, kiminiz bordrodan falan...
İyi ki müdahil oldunuz sayın Galatasaray, Trabzonspor başkanı. Valla renk kattınız.
Sizler olmasanız ne yapardı; adına “futbolsever” dediğimiz ama “mazoşist” olmasından ciddi şekilde şüphelendiğimiz vatandaş? Nasıl kahrolurdu, nasıl sinirlenirdi?
Yeni yıla keyifle girseler, futbolun ikinci yarısını umutla bekleseler “eşyanın tabiatına aykırıydı” değil mi?
Yazık...
Federasyon, hakemler, kulüpler, kurumlar ve dahi yorumcular; hepsi tarumar. Ortada cadı kazanı. Resmen “futbol engizisyonu” hüküm sürüyor kulüp ibadethanelerinde... Papazlar, zangoçlar, çanlara asılan zavallılar... Doğruların yarısı yanlış, yanlışların yarısı doğru ki, rezaletin daniskası... Sanki ortaçağ Avrupası.
Kim tetiklemiş; kime ne!.. Herkes atlamış üzerine.
Apaçık şehvet söz konusu bu işin derininde.
Gerisi kendi kendime!
Bir garip kalemsin; hangi birine yetişeceksin kardeşim.
Sebep-sonuç, gelmiş- geçmiş, haklı- haksız, sap-saman; hepsi karışmış. Bırak, ilk taşı günahsız olan atsın!
Bu bir kaos.
Muhtemelen planlı, beklenen, özlenen, yarar umulan bir kaos ki, sen hiçbir yerinde, hiçbirinin yanında olmamalısın.
“Hıyarım var” diyene isteyen tuzunu alıp koşsun!
İsteyen keyfini sürsün sonuna kadar.
Benden paso!
Katkı yapmayacağım bu melun bulamaca.
Sezon yarılanırken her kafadan çıkan ayrı sese, kendinin ve renklerinin çıkarını kollayan herkese, hatalara, kasıtlara, laf sokmalara, cümle teşbih, istiare, mecaz, kinaye ve hariçten gazel okumalara, vıcık ekranlar ile sosyal medyanın futbol düzeyine inmeye itiraz etmek için, susma hakkımı kullanıyorum.
Bugün Ters köşe yok.