Ve Teknik Direktör Vitor Pereira ilk defa Saracoğlu tribünlerinden adını duydu!..
Trabzonspor maçında Pereira diye inledi stat.
Şaşırmış olmalı...
Ama “tecrübe” işte; çabuk toparlandı!
O da maç sonunda seyirciyi alkışlayarak yanıt verdi bu gecikmiş sevgiye!
Kolay değil; Fenerbahçe seyircisi tam 13 hafta bekledi sıradan bir jest için.
Niçin?..
Çünkü Fenerbahçe ancak 12. haftada yenebildi kısır ve tatsız futbolunu. Mersin’e karşı geride kalan sürecin en iyi futbolunu oynamıştı. Lakin belli olmazdı. Mersin İdmanyurdu maddi-manevi dibe vurmuş bir takımdı.
Ama Trabzonspor karşısında futboluyla, skoruyla kaldığı yerden devam etti Fenerbahçe.
Nedenleri sonra... Önce durum tespiti:
Hani hava soğuyunca kışlık ceketinizi giyersiniz ve cebinde bir tomar para bulup piyango çıkmış gibi sevinirsiniz ya... Sanki yoktur öyle bir para. Sizin değildir.
Fenerbahçe taraftarı aynen o durumda!
Sanki sezon başında berbat futbolla ıkına sıkına tek farklı galibiyetlere razı olacak bir kadro kurulmuş.
Sanki bol pozisyonlu, baskılı bir hücum futbolu vaat edilmemiş.
Sanki rakipler aynı kırattaymış gibi...
Bir basamak üzerine çıkan Fenerbahçe coşturdu, mutlu etti, Pereira’yı mucize yaratmış adam yerine koydurdu tribünlere.
Medya da atıyor odunu ateşin altına.
Ne yapsın?.. Yıldızları gizleyen bulut dağılır, lige neşe gelir, futbolda mutsuzluk yarıştırmak yerine renkli öyküler gündem olur, rakipler bile olumlu etkilenir, sadece kazanan değil oynayan bir Fenerbahçe ile.
Ayrıca, ülkenin en yaygın ve en etkili taraftarının keyfini ortaklaşmada ne sakınca var ki?
Lakin şu yakamızı bırakmayan ifrat-tefrit kutupları yok mu?
“Pereira nasıl başardı” üzerine doktora tezi yazılacak neredeyse.
Yahu Portekizli Hoca’nın şu kadro, şu imkanlar, şu taraftarla iki kale arasındaki Fenerbahçe’yi nasıl karabasana çevirdiği değil mi asıl soru?
“Ama kazanıyordu”!
O da olmasa bugün Pereira adını bile unutmuştuk zaten.
Nasıl ki, Rodin kaya bloğundan fazlalıkları çıkarıp “Düşünen Adam heykelini” ortaya çıkarırken, başka bir “usta” aynı bloğu küp küp kesip kulübe yapabilirdi... 11 hafta malzemeden “şaheser” değil, günü kurtaran “eser” yaratan da kendisi.
Trabzonspor maçındaki Fenerbahçe yedek kulübesine bakın. Genç takımdan dört futbolcu alıp takım yapın, forma ve ambiyansla şampiyonluk adayı olur en azından kağıt üzerinde.
Demem şu ki, Pereira’yı tabi alkışlayın. Sonuç olarak başarmıştır... Fenerbahçe’nin sahip olduklarıyla çoktan hak ettiği futbol çıtasını yakalamasında bir numaralı rol onun.
Ama abartmayın.
Mehmet Topal’ı stoperlerin arasına hapsedip, Türkiye’nin en iyi beklerini hücumdan men edip, oyun merkezini kendi yarı sahasına taşıyarak Nani’lerin Van Persie’lerin, Fernandao’ların işe yaramaz hale gelmesini sağlayan da o, tersini yapıp “normali” bulan da o...
Geç ve güç olduysa sebep Pereira’dır.
Ama olduysa da sebep Pereira’dır.
Hele sezon bitsin öğreniriz Aziz Yıldırım’dan ne kadar “yardım” aldığını.
Biraz daha “Pereira” diye yazar/konuşur/bağırırsanız, belki daha erken!
Burası Fenerbahçe.