Bu sefer “geniş” değil “eksikti” Fenerbahçe’nin kadrosu ki, maçın ikinci yarısında bir kişi daha eksildi ve “karabasan” neymiş onu öğrendi.
Evet.. Gustavo da dahil yedi futbolcuyu İstanbul’da bırakmıştı ama on kişi kalana kadar oynadığı futbolda bir fark olmadığı gibi, sonuca gitme konusunda daha da başarılı sayılabilirdi.
Demek ki, giren-çıkan adamlar değildi Fenerbahçe’nin derdi. Kadro ister eksik ister geniş olsun henüz bir şablonu, kalıpları yok Fenerbahçe’nin. Otomatikleşmiş hareketler ve iletişimlerle gelen golü yok. Adeta doğaçlama oynuyor. Yine Caner’in ortalarından, Sosa’nın savunmanın arkasına paslarından medet umuyor skor yapmak için.
Bir de rakiplerin “yanlış” oynaması gerekiyor.
Tıpkı ilk yarıdaki Denizlispor gibi!
Bakmayın Denizli’nin geçen hafta Başakşehir’e karşı büyük bir dönüş yapmasına. Döndüreceği üç golü aynen Fenerbahçe’ye karşı oynadığı gibi futbolla yemişti. Geniş alanda, rakibe zaman ve alan bırakan, temassız bir futboldu bu. Yeteneklere yol veren bir tarzdı. Fenerbahçe’de çok yetenek vardı.
Rakibin tercihi Gustavo’nun yokluğunu bile hissettirmedi Fenerbahçe’ye… Ozan, Gustavo’nun görevlerini -Caner ileri çıktığında arkadaşının boşluğunu kapatmak da dahil- yerine getirdi.
Beşiktaş derbisinde gol attıktan sonra oyundan alınan Cisse attığı golle, Kadıköy’de yerini Novak’a kaptıran Caner Gökhan’a asist sayılacak korneri ve dokunulsa gol olacak ortalarıyla, her üçgene her diyagonale katkısıyla Fenerbahçe’nin geometrisini çizen ve ekstradan Cisse’ye yaptığı asistle Ferdi, Erol Bulut’un derbi tercihlerine şerh koyanlardı.
Fenerbahçe devreyi 2-0 bitirdi ama “hakkı” daha fazlasıydı. Zaten stoperler Serdar ile Tisserand’ın yarattığı üçüncü golü santimlik ofsayt ile kaybetti.
Maçın ikinci yarısına damga vuran isim, umulmadık şekilde Fenerbahçe kalecisi Altay’dı…
Çünkü 54. dakikada Serdar Aziz elle oynayıp ikinci sarıdan oyun dışı kaldı ve bir de penaltı hediye etti Denizlispor’a… Adeta yeniden bir “dönüş hikayesi” yazdırmaya çalışıyorlardı Fenerbahçeliler rakibe.
Deplasmanda on kişi kalıp ikinci yarıya penaltıyla başlamak intihar gibiydi ama Altay izin vermedi. Fenerbahçe kalecisinin penaltıyı kurtarmasının hemen ardından oluşan iki net pozisyonda da müthiş kurtarışları vardı.
Serdar Aziz’in kırmızı kartıyla önüne fırsat çıkan stoper sadık savunmaya, Fenerbahçe ise takım halinde savunma formatında geçti. Erol Bulut önde varlık gösterebilmek için Cisse’den daha hızlı ve boş alanlarda iş yapan Thiam’ı aldı ki, Denizlispor daha çok yüklenemesin ve oyun iki farklı galibiyetle sürsün. Koca bir yarı bunaldı Fenerbahçe. Bir gol yese, gerisi kesin gelirdi.
Altay fazla mesai yapmasa, panter gibi gol kurtarmasa, onun kaçırdığı kale direğine takılmasa, maçın son çeyreği geldiğinde Denizlispor önde olurdu mutlaka. O zamana kadar tam altı net gol kurtardı Altay. Daha sonra iki tane daha… Bir de hakemin verip VAR’dan dönen penaltısı var Denizlispor’un.
Sonuçta, Denizli’den Fenerbahçeliye bir iyi bir kötü haber var:
Fenerbahçe kazandı; bu “iyi”…
Kötü olan, on kişi kalmış hiçbir rakibine yapamadığı kadar baskı yedi ikinci yarıda Denizlispor’dan. Açıkçası zor kurtuldu rakibinden.