Hakemleri esir alan, kadınları aşağılayan, “kim aradı da geri adım attın” deyince karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşan Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nu “kınamak”, Fenerbahçe otobüsüne kurşun sıkan adamı “ayıplamak” kadar saçma geliyor bana!..
Mesele “hata” boyutlarını aşmış, yasalara göre “suç” kapsamına girmişse ki, sayın başkan da farkında-kınamak, ayıplamak ne kelime... Bizlerin söylediğimiz ve söyleyeceğimiz her laf İbrahim Hacıosmanoğlu’nun lehine.
Tıpkı rakip seyirciyi taşlayanları, sahaya inip futbolculara hakemlere saldıranları ceza yasası kapsama alanından çekip alarak “tahrik” enleminde, “taraftarlık” boylamında tartışıp, işi sulandırıp, suçludan kahraman yarattığımız gibi.
Yüce yargı verir cezasını.
İlla da tartışmak istiyorsak o kadar çok sportif, sosyolojik, toplumsal boyutu var ki meselenin; seçmek zor aslında... Mesela, bir kulüp başkanı günün birinde cinnet geçirip “yakın stadı” emri verse ne olur?
Yakılır!..
Kibriti çakacak adamlar hazırdır. En azından Trabzon’da var öyle adamlardan. Kulüp başkanından “suç” olan emri aldığında, ya suç işlediğinin ayırdına varamayan ya da korkudan/çıkardan/sevdadan itirazsız kabul eden adamlar.
Trabzon’da var da başka kulüplerde yok mu?
Haddinden fazla... Şimdilik yapmıyorlarsa suç bağlamında emir almadıkları içindir.
Yapacakları ve sadakatleri ayıp/günah/saçma demeden verilen emirleri harfiyen uygulamalarından bellidir.
Eskiden sadece Genelkurmay direkt başbakana bağlıydı. Şimdi cumhurbaşkanından başka kimseye karşı sorumluluk hissetmeyen kulüp başkanları çıktı!..
Bir şehrin emniyeti, valiliği falan vız geliyor tırıs gidiyor. İbrahim Hacıosmanoğlu’nun ilk ifadesine göre sadece Cumhurbaşkanı durdurabiliyor hakemlere sivil tutuklama yaparak dünyaya rezil olmamızı!
İkinci ifadede ise olayı sonlandıranın Hacıosmanoğlu’na hatırı geçen biri olduğu iddia ediliyor.
Kim acaba? Keşke onu seçselerdi Trabzonspor başkanlığına!
Neyse, konumuz o değil.
Anlaşılıyor ki, Türkiye’de kulüp başkanlığı artık hukuk üstü bir makam sanılıyor. İşin kötüsü sadece başkanlar değil, Devlet’in görevlileri, valisi, savcısı, emniyeti de öyle algılıyor.
Altı asır parlatılmış “teba genlerimizin” 92 senelik Cumhuriyet ile tedavi edilemediği, kulüplerimizdeki “tek adam” uygulamasında iyot gibi açığa çıkıyor.
Başkan, imparator karşılığı kulüpte... Parayı çarçur etmesini, canı isteyince hır çıkarmasını, beğenmediğini tribünden aforoz etmesini falan geçin bir kalem; isterse hakemi tutuklatıyor kulüp müstahtemine... Ve isterse stadı bile yakar... Becerebilse lir de çalar Neron gibi.
Bizim oldum olası kulüplerde “tek adamlığa” karşı durmamız, tek adamın karar/uygulama pratiğini bilmediğimizden değil, bugünlerden korktuğumuzdandı işte.
Kulüplerde demokrasinin zerresi olsa hangi başkan cüret edebilir çılgın emirler vermeye, hangi çalışanı uygular suç olan emri?
Trabzonspor özeline girmek istemiyorum açıkçası. Bu güzelim kentin güzelim insanları, çöken hukuk sistemimizin futboldaki yansıması 3 Temmuz sürecinin en büyük mağdurlarıdır... Yok yere suçlananlar aklanıp kurtulabilir ama “aldatılmışların” bir daha huzur bulması kolay olmaz.
Kimi fikri takipte kalır, kimi yeni durumun da yeni bir aldatmaca olduğuna inanır.
Her aşamayı, her kararı kabullenenlerin bile yüreği kırık, öfkesi burnundadır artık.
Futbol ve adalet bağlamında kimyası bozulmuş Trabzonlunun, futbolun tüm unsurlarına karşı kin duyup adaletten bihaber davranması, davrananların peşine takılması, hatta onları kutsaması kadar anlaşılır bir şey yoktur.
İbrahim Hacıosmanoğlu’na da çok kızamıyor insan.
Başkan seçildiği günden bu yana değişmedi ki... Hatta “böyle” olduğu için seçildi.
Yani haksızlığa uğramakla kandırılmak arasındaki mengenede, sıkılıp suyu çıkarıldığına inanan Karadeniz insanının ifade ve davranış özetidir kendisi.
Elbette Karadeniz’in dalgaları da gün gelir durulur ama o güne kadar tek kaybeden Trabzonspor’dur.
Eyyam ve popülizm uzak olsun... Açıkça yazayım; böyle giderse Trabzonspor ancak küme düştüğünde kurtulabilir yel değirmenlerine saldırmaktan!..
Yanan petrol kuyusunu söndürmek için bomba attıkları gibi, böyle kaosu ancak “büyük kaos” sona erdirebilir bazen.
Umarım su yolunu bulur, Trabzonspor durulur.
Şimdi bize düşen somut suça somut ceza talep etmek sadece.
Büyük fotoğrafı düzeltecek olan ne hukuk, ne siyaset ne isyan... Sadece zaman.