Gözünü seveyim matematiğin!.. Sayın Bakan Avcı Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinde “üzmeyin Fenerbahçemizi” diyen vatandaşa öyle bir denklem sunuyor ki, itiraz edenin TC vatandaşlığından şüphe edilir.
“İfadesine göre Fenerbahçe 60 milyon harcamış Evren lisesini almak için... Oranın değeri 376 milyon. Satalım, 81 vilayete Fenerbahçe lisesi yaptıralım; var mısın”?..
Matematik böyle söylüyor...
Sayın Bakanımızın da gönlü gani.
Ama mantık hani?.
Bir kere, Fenerbahçe “okul seferberliği açmış” milli eğitim gönüllüsü sivil toplum örgütü değil ki... Her ilimizde Fenerbahçe Lisesi olması sevindirir tabi. Fakat ortadaki iş... Sözleşme.
Anlaşmış, Kenan Evren Lisesi’nin yerine üç okul yaptırmış. Yani liseyi yıkıp memleketin öğrenim kurumlarını eksiltmemek için. Uymuş taahhütlerine.
Uyanıklık mı yapmış?
Belki... Ama “anlaşmalar” bir tarafın onayıyla olmuyor ki. Zamanın hükümeti ve bakanı “yap üç okul al komşu araziyi” demiş. Çünkü Türkiye panik halinde o sırada. Deprem geldi gelecek deniyor, komşusu Fenerbahçe stadına kazma vurulunca anlaşılıyor ki, Evren Lisesi de sünger gibi bir toprak üzerinde bulunuyor. Bir an önce talebelerin yeni okula taşınması lazım kısaca. Binlerce okul, yüzlerce hastane, kamu binaları aynı durumda. Yetişmek mümkün değil. Fenerbahçe’nin teklifi “Hızır gibi” o anda.
Gelelim para hesabına...
İşin açıkçası Fenerbahçe yönetim kurulunun cebine girmiyor aradaki fark. Siyaset açısından hesaplanınca, Fenerbahçeli her vatandaşa 10’ar lira hibe ediyor Devlet. Bir tür sosyal hizmet.
Asıl önemlisi; kaynak harcamaları öyle hesaplanmıyor ülke yönetirken... “Şunu yapacağımıza bunu yapardık” hesabına girerseniz, sayın Bülent Arınç’ın dediği gibi “müsriflik olmasaydı vergi toplamaya gerek kalmazdı”ya kadar gider iş.
Önemli olan “denge”...
Aksi halde Diyanet İşleri Başkanı’nın “ibret-i alem için” geri vereceği lüks aracı satalım, Doğu’da çocuğunun cesedini sırtında taşıyanların coğrafyasına kar paletleri alalım. Yollar kapalı olduğu için doğumda ölen kadınları kurtaracak helikopter filoları kuralım.
Her bakanlık arabası, her eskortu bir tane ambulans eder ki, kimse yollarda can vermez bir daha; var mısınız?
Demek ki, asıl soru “Fenerbahçe komşu lisenin arazisini alırsa, o kaynak Fenerbahçelilerin her birini sinema parası kadar mutlu eder mi?”
Ta Mihalıççık’ta Sayın Bakan’ı bulmuşken üç öğretmen çocuğu için talepte bulunmak yerine “Evren Lisesi’ni Fenerbahçe’ye verin lütfen” diyen vatandaşlara bakarsanız öyle.
Devlet ile Fenerbahçe arasındaki protokole bakarsanız, Devlet de aynı fikirde... En azından bir zamanlar!
Şu durumda sayın Bakan’ın bir tek kozu var; “tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyorum” demesi.
Şayet öyleyse akan sular durur tabi.
Gözlerimiz yaşarır siyasetin yükseldiği çıtaya.
Bu olayla bağlantılı olan Aziz Yıldırım’ın Bakanlık Makamı’ndan ayrılırken sarf ettiği iddia edilen ve muhtemel bir dava konusu olacak sözler ise sayın başkanın öfke kontrolundaki sorundan kaynaklanmaktadır ve yaptıysa bedelini ödemek zorundadır.
“Niye kızdı” demiyorum...
Anlaşman var, gereklerini yerine getirmişin, baş edemeyeceğin bir güç vazgeçiyor... Elbette kızarsın. Söylenirsin.
Ama öfkeni kontrol edemezsen, en haklı durumda yargılanırsın işte.