Tebrikler... Trabzon’daki futbol rezaletinin “azmettiricisini” şak diye tespit etti necip medyamız, kıymetli futbol adamlarımız!..
Kimmiş?..
Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu.
Hali, tavrı, söylemi ve zaten deklare ettiği misyonu ile senelerdir kendini mağdur hisseden Trabzonsporluları iyice germiş, olay rekabeti aşmış, kitlesel nefret haline gelmiş.
Trabzonspor-Fenerbahçe maçı patlama noktası.
Kurtulmak lazımmış ondan!
Dört dörtlük analiz yani.
***
İyi de... Sayın Hacıosmanoğlu
seçildiği günden beri aklınız neredeydi?
Kim söyledi; “Böyle seçim olmaz, sadece eski kupayı almak için Trabzon Yönetimi kurulmaz” diye?
İlk demecinden başlayarak futbolun diline yeni nefret kelimeleri ekleyen başkanı kim ikaz etti?
Çok iyi hatırlıyorum; “bravo”ları, “amma delikanlı adam” saptamalarını.
Şimdi “zararlı” diyenlerin yanında hazır olda durup her ağır sözünü kafa sallayarak, sırıtarak onayladığını.
***
Neden bıçak kemiğe dayanana kadar sustular?
Siyaseten!.. Futbol siyaseti.
Önceleri Hacıosmanoğlu’nun “Aziz Yıldırım düşmanı olması” bile yetiyordu!
Sonlara doğru, Hacıo- smanoğlu’nun “Başbakan yakini” olması elini dilini bağlıyordu bazılarının.
Popülizm damarlarda deli gibi akıyor, Makyavelizm zihinleri ipotekliyordu.
Varsa yoksa “Karadeniz’deki zehir zemberek üsluplu, ağır abi duruşlu yeni futbol figüründen nasıl yararlanabilirim hesabı” o kadar.
İşin ilginç tarafı, buna Trabzon-sporluların da dahil olması!
***
Kim bilir... Belki de kupayı geri almak için “sertlik” gerekiyordu. En iyi yapan da Hacıosmanoğlu’ydu.
Sayın Hacıosmanoğlu’na düne kadar eleştiri koymayanlar, ister Aziz Yıldırım düşmanı, ister iktidar yalakası, ister çıkar peşinde, ister masum Trabzonspor aşığı olsun; “Trabzonspor’u zerre kadar düşünen yoktu” aralarında.
Akıl ve etik tutulması yaşanıyordu adalet/namus söylemleri gölgesinde.
***
Gün geldi, Trabzon’daki maçta felaketten dönüldü...
Şimdi “suç” İbrahim Hacıosmanoğlu’nda öyle mi?
Elbette en büyük pay onun...
Ama geçmişte takdir edenlerin veya sesini çıkarmayanların bugün parmağını ona doğrultmasını ve “işte suçlu” demesini hazmedemiyorum doğrusu.
Kullandınız onu!..
(Bu arada; “sen ne yaptın” diye merak edenlere, Hacıosmanoğlu’nun seçilmesi ardından ilk yazıdan itibaren üslup eleştirisi ile yüklendiğimi ve hafta başı Trabzon’da yaşanan rezalet “muhtemel duruma gelmeden” tam bir ay önceden başlayarak uyardığımı hatırlatırım)
***
Açık konuşalım... Sayın Hacıosmanoğlu girdiği hızla çıkacaktır futboldan.
Çıkmalıdır.
Rakip kulüpleri, futbol camiasını, açmazda bıraktığı iktidarı falan geçin... Faroz’da yürüyen Trabzonsporlu açısından da son kullanma tarihi dolmuş olmalı Başkan’ın.
Sebebini de yazayım:
***
Söylemi, duruşu ve korkutucu tavırlarının, Trabzonlunun hasretle beklediği kupaya kavuşması için zerre kadar faydası olmadığı anlaşıldı.
En azından Türkiye sınırları içinde bir işe yaramadığı kesin.
Ne diyor kendisi bile?
“Bekleyin UEFA sayesinde alacağız kupamızı”...
Demek ki, kupayı geri almak için Hacıosmanoğlu’na gerek yok, alınacaksa eloğlu müdahalesi sayesinde.
***
Bitmedi... Kurulduğundan beri ligin en iddialı takımlarından biri olan Trabzonspor’un sahadaki ve puan cetvelindeki ağırlığı da önemli.
Kavga gürültüden oraya kimse bakmıyor ama sayın Başkan’ın kişisel tasarruflarıyla sıradan bir Anadolu takımı haline geldi Trabzonspor.
Vizyon küçülttü.
Teknik direktör gibi hayati konuda bile en mütevazı tercihleri yaptı. Sonuç ortada.
Nefret ve rezalet de cabası...
***
Yahu necip medyamız, kıymetli futbol adamlarımız bile anladı...
“Hacıosmanoğlu projesi” her alanda hezimete uğramıştır ve Trabzon kendisini taşımak zorunda değildir.
Not: Başlık sayın Hacıosmanoğlu için değil rahmetli Berkin çocuk için. Yaşamı bir iktidarda başlayıp bitti ama ülke tarihine geçti. Mekanı cennet olsun.