Açık söylüyorum, bakkaldan sigara alırken bile hesap kitap gerektiren günler yaşıyoruz maalesef.
Her şey siyasi!
Bir kere bakkalın etnik kimliği ne? Hangi partiye eğilimli? Acaba dükkan dinlenir mi?
Sonra aldığınız sigaranın markası... Amerikancı veya ulusalcı mısınız, şak diye ortaya çıkar bir pakette. Fişlenirsiniz alimallah.
Her eyleminiz bir ipucu şu günlerde...
Yemezler... Hâlâ sigara içtiğinize göre ciğerleriniz temiz, Gezi’de falan biber gazı yememişsiniz demek ki! Yoksa gaz maskesi mi taşıyorsunuz?
Kimbilir, belki de haşat olmuş ciğerlerinizin asıl sebebini gizlemek için sigara içer gibi yapıyorsunuz.
Bu koşullarda “yorum”lamak istiyorsanız, en iyisi “uğur böceklerinin gelişmiş trake sistemi ile beyaz papatyalarda toprağa bağlı ton farkı” ama dayanamıyoruz tabi.
***
Henüz futbolda kadınlar ligini beceremedik ama futbol seyircisini tamamen kadınlardan-çocuklardan oluşturmayı başardık.
Ligin yarıya yakını kadın ve çocuklara oynanıyor.
Sebep nedir?
“Kötü tezahürat”!
Bu memlekette tribünlerin topa girmesinden en çok rahatsız olan ve susmalarını isteyenin kim olduğunu hepimiz biliyoruz değil mi?
Cezalı tribünlerin futbolumuzu öldürdüğünü ise elin Hollandalısı Kuyt bile tespit etmiş...
Görevi “futbolu yüceltmek, zenginleştirmek, yaygınlaştırmak” olan ve bunu yapacak beceri ile birikime sahip bir federasyonun bu cezaları keyifle verdiğine inanan kimse var mı Allah aşkına?
Seçim sath-ı mailinde futbolu mümkün olduğu kadar siyasetten uzak tutmaya çalışmaktan başka sebep gelmiyor benim aklıma.
Buyurun, şunun sahası haksız kapandı, bununki haklıydı diye ahkam kesin şimdi.
***
Fenerbahçe’nin Anıt Kabir ziyaretini nasıl buluyorsunuz?..
Bir kulübümüzün minnet duyduğumuz ve belki de yaşamımız dahil her şeyi borçlu olduğumuz Atatürk’e gitmesi kadar güzel şey olabilir mi?
Ya, onlara farklı kulüp kimlikli insanların eşlik etmesi kadar muhteşem bir şey?..
İnsanın içini sızlatan tek mesele, bu ziyaretin “adalet aramak” amacıyla yapılması.
Memleket futbolunda adalet.
Futbol yargılanmasında adalet.
Demek ki bozulmuş.
Tuz kokmuş.
O zaman hangi penaltının “hakiki” olduğunun, kimin şampiyon olacağının ne önemi var?
Hatta tribün cezalarının...
***
Söyleyin bakalım, demir oksitli toprakta yetişen papatyalar hangi renge çalar?
Antik Mısır-modern G.Saray
Mısır’da bugüne kadar gün ışığına çıkarılmış antik eserlerin en az onlarca mislini nasıl ve kimler yok etti biliyor musunuz?
Onları yapan insanlar!
Sadece Akhinaton’un kurduğu şehir, o şehirdeki eserler bile şu anda müzede olanlardan fazlaydı.
Yerkürede “tek tanrı” sözünü ilk eden insandı Firavun Akhinaton. Ama devri tamamlanınca “dinsiz” diye suçlandı, tanrı Aton adına yarattığı eserleri ve koskoca şehri yok edildi, hiyeroglifleri bile kazındı.
Yapan ustalar çok işe yaramış olmalı yıkımda.
Nereden mi aklıma geldi?
Galatasaray’ın yaşadıklarından.
Ünal Aysal’ın tarzı tutmamış olabilir. Ama hiç mi iyi katkısı yoktur kendisinin?
Görülüyor ki, onun üst üste koyduğu tuğlalar temel alınmayacağı gibi, korunup saklanmayacak. Sadece yıkılacak.
Çünkü “yıkmak” sevdalısı olanlar az değil Galatasaray kulübünde.
“Olmadıysa daha geliştirelim” denmiyor. Yıkıp “Eski model”e dönmek öneriliyor, Albayrak-Dürüst modeli mesela.
Yarın kulübün anahtarıyla Terim’in kapısına gidip “evine dön” diye ısrar edenler olursa şaşırmayın.
İşe yarayabilir elbet. Ama yıllar sonra “yazık oldu emeklere” demek de var; biline.
Pes artık!
Yazınca güceniyorlar ama insan dayanamıyor!.. Beyaz TV’nin spor programında ki, beğenirsiniz beğenmezsiniz ama konjonktür gereği de olsa şu anda ekranda tek tabanca- Rafael Van der Vaart’ın Beşiktaş’a transfer konusu açılıyor...
Muhabbet şu şekilde yürüyor:
“O adamı almasınlar. Karısı Sneijder’inki gibi sıkıntı yaratır”.
“Yok hocam, ayrıldı ondan. Şimdi bir Türk’le nişanlı. Eski karısı kanser hastası olmuş zaten”.
“Neee... O zaman hiç almasınlar. Hasta karıyı değiştiren adam şerefsizdir”.
“Yahu hocam, karısı aldattığı için ayrılmıştı zaten Van Der Vaart.”
“...”
Bu nedir ya?
Adamın adı anıldığında ne boynuzu kaldı ne şerefi. Örnekleme yoluyla başkalarına da sıçratıldı. Futbolculuğu, Beşiktaş’a lazım olup olmadığı, parası pulu yok ortada.
Magazin güzel, reyting tatlı ama haysiyet cellatlığı karşılığında kazanılıyorsa, yazıklar olsun.