Viyadük nişancısına açık çağrıda bulunuyorum!..
Fanatik misin, psikopat mısın, bir örgüt adına mı yaptın bilemiyorum ama tek fişekle bu memleketin üçte birini kalbinden vurup geri kalanın kalbini hoplatarak ve tüm ülkenin yüreğini karartarak Kennedy’nin katili Lee Harvey Oswald’ı bile geride bıraktın.
Can almadan böyle nokta atışı yapmak herkesin becereceği iş değil.
Hedefine ulaştın...
Dünyanın en ahlaksız işi de olsa, hakkını verelim başardın!
Seni Fenerbahçe husumeti tetiklediyse, bingo!..
“Kesin netice” şimdilik Kuyt ile Diego ama tüm Fenerbahçeli yabancı futbolcuları “dönüş yoluna” sokan, bu ülkedeki diğer yabancılara “güvenlik ve gelecek” sorgulatan eyleminle, sarı-Lacivertli camiayı 3 Temmuz benzeri bir kaosun içine tıktın.
Boyutlarını kimsenin kestiremeyeceği artçıları olacaktır saldırının.
Hesabı sorulup eskisinden daha sağlam olduğunda bile Fenerbahçe’ye yaşam boyu taşıyacağı, çektiği acıları hep hatırlayacağı bir ameliyat izi bıraktın.
Trabzonspor’u şaibe altına sokmak için harekete geçtiysen, onu da hallettin...
Bugün mırıldanarak sorgulanan Trabzonspor başkanı, yarın puan cetveli bahanesiyle veda etmek zorunda kalacaktır ki, senin veya işvereninin de hesapladığı gibi emir büyük yerden olacaktır:
Ya taraftar, ya da ülkeyi yöneten insanlar “tamam” diyecektir Hacıosmanoğlu’na.
Emir kuluysan, tetikçilik için tutulduysan, aman ha; sakın “kimse ölmedi” diye ücretinde tenzilat yapmaya kalkmasın azmettiricilerin...
Seni kiralayanlara söyle, öldürmekten beter ettin, amaçlarına ulaştılar.
Seçim arifesinde fena halde endişelendi vatandaş. Olayı büyük elektrik kesintisi, Adalet Sarayı ve Emniyet baskını ile bir paket yaptı, kara kara düşünmeye, devamı gelecek mi diye korkmaya başladı, ürktü, iliklerine kadar güvensizlik hissetti.
O kadar ki, Devlet en üst düzeyden el koymak zorunda kaldı meseleye.
Amaç, futbolda şiddeti kaynağından kesmekse, bu yapıyı ayakta tutan üç payanda “kulüp yöneticileri, medya ve futbolculardan” sadece bir tanesine çeki düzen vermeye çalışmak, herkesin ne kadar eli ayağına dolanık olduğunu ispatlamıyor mu sana?
Zaten işe “sonuç” olan “taraftardan” başlamıştık, silah çıktı/kan aktı; ancak “sebeplerin” en az günahı olanlara, futbolculara gelebildik.
Kimyamızı bozdun vesselam.
Viyadük nişancısı arkadaşım, ister fanatik, ister psikopat, ister kiralık katil ol; işini yaptın... İşlem tamam.
O zaman, hem tadını çıkar hem daha fazla yorma bizi.
Sorgu sual altında yöre halkına da yazık, feci baskılar altında sanık/kanıt bulmak zorunda çabalayan elli kişilik özel birime de.
Yaz bir mektup Gürcistan’dan...
Veya her neredeysen oradan...
“Amacım şuydu” de.
Mecbursun.
Niye mi?
Bak; balık hafızamızı bilirsin. Unutmamız için zaman aşımına az kaldı.
Madem ses getirmekti amacın... Yakalanmanı bekleme. Niyetini açıkla. İnan ki, yeni bir kurşun atmış kadar başa saracaksın etkini.
Tabi, toplumsal bunalım, kitlesel umutsuzluk da iyidir senin için. Lakin, bizim bir huyumuz daha var!
Daha doğrusu korunma mekanizmamız...
En vahim tehlikelerin, en büyük dehşetlerin altında bile öylesine hilkat garibesi buzağılar buluruz ki, olayın ciddiyetini cıvıklaştırıp komik hale getirerek güleriz ağlanacak halimize!
Bizim sebep-sonuç ilişkilerindeki arızalı mantığımızı çalıştırma.
Ufaktan başladı zaten...
Yerli kronik örgütler yetmedi, Mossad, CIA, Işid telaffuz edildi. FETÖ olağan şüpheli.
Suikast girişimini başta Fenerbahçe olmak üzere tüm yabancı futbolcuları yenilemek ve yüklü miktarda para götürmek için “Derin Menajer Kartelinin” organize ettiğini söyleyenler çıkar yakında.
Ya da yaşı geçmiş yabancılardan kolay kurtulmak isteyen “Meçhul Fenerbahçe Fedaileri”...
Belki Trabzonspor muhalefeti!
Komplo komplo olalı, bizdeki kadar ayağa düşmedi.
Saat her tik-tak yaptığında seni veya patronlarını unutup fantezi dünyamıza dalıyoruz bilesin.
Yaz iki satır...
Maksadını, tekniğini anlat.
Sonra zıbar yat, keyfini çıkar sefil hayatının.
Yanlış anlama bu bir yakarma/rica değil sadece... “Kazan-kazan” teklifi!
Çünkü sen ilk günkü kadar gündem olacaksın, bize de içinde yuvarlandığımız paranoyaklık sarmalında küçücük bir delik yaratacaksın. Nefes alacağız.
“Bana ne” deme!..
Sen ve senin gibiler için hep lazımız unutma.
Bizi boğmayın. Yaşayalım ki, daha nice yıllar sürüm sürüm süründürsün bizi senin gibiler ile azmettiriciler değil mi?
Kusura bakma vaktini aldım!
Belki yeni bir suikastın hazırlığını aksattım.
Lakin çok mağduruz be arkadaşım.
Dediğim gibi, bizi öldürmek için yaşatman lazım.