Bence Fatih Terim “başkan adaylığını” geçen gün açıkladı, geometrisi zayıf futbol camiası pek kavrayamadı.
Terim’in Antalyaspor galibiyetinden sonra çizdiği ailesi, dostları ve Galatasaray’dan oluşan yaşam üçgeninde “açıortayların kesişme noktası ve iç teğet çemberin merkezi” Galatasaray Başkanlığıdır eşyanın tabiatına göre.
Nereden mi çıkardım?
Maç sonu açıklamasında aile ve dostlar köşeleri konu dışı olduğuna göre - Pisagor teoremi dahilinde- Galatasaray köşesinde basit bir “pozisyon değişikliği” var, o kadar…
Üçgen aynı üçgen.
Peki, neden şimdi, bu sezon ve bu yönetim sürecinde?
Galatasaray Başkanı, bir yandan Terim’in futbolcularını infaz ederken bir yandan Hoca’nın boş günlerde Bodrum’a (gezmeye değil evine) gitmesini konu yapmadı mı?
Taraftarlar, formalarındaki fazladan yıldızları ve övündükleri kupaların en büyüklerini kazandırmış teknik direktörü istifaya davet etmedi mi?
Terim de fıtratında olmayan şekilde “pes” edecek değil tabi.
Sadece “eşofmanlı düdüklü günlerin” geride kalması gerektiğine karar vermiş olmalı… Ki, gecikti bile!
Fatih Hoca elli yıllık yaşam üçgenini dörtgene çeviremeyeceğine ve müdahale etmesi gereken köşe Galatasaray olduğuna göre…
Hocalık biter başkanlık başlar.
Çebi’nin ‘netameli’ motivasyonu
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, Ankaragücü ve Sivas beraberlikleriyle puan avantajını eritmeye başlayan takımı payandalamak için Kayseri galibiyetinden önce çıktı ve “şampiyon biziz” dedi.
Hatta, her futbolcusunun, hocasının, Beşiktaşlıların aynen tekrarlamasından memnuniyet duyacağını ekledi.
Neden?
Çünkü üç-altı puan gerideki takımlar şampiyonluk ümidi taşıyorlarmış ve bunu açık açık söylüyorlarmış.
Bakın şu densizlere!..
Şampiyonluk iddiasının resmiyet kazanması ile takımın motivasyonu ne kadar yükseldi ölçülemez ama Beşiktaş üç puanı alıp Fenerbahçe ve Galatasaray ile farkın azalmasını durdurdu neyse ki.
Aksi halde bir kaza olsa faturanın sayın Çebi’ye kesilmesi işten bile değildi.
Peki, zaten önde olan bir takımın motive olması için başkanının “şampiyon biziz” hatırlatmasına gerek var mıydı? Şampiyon olmak iddiası, olsa olsa geriden gelen takımları motive etmez mi?
Mezarlıktan geçerken ıslık çalmak gibi biraz güvensizlik algısı içeriyor bu motivasyon.
Neyse ki, futbolcuların maç oynamaktan satır aralarını okumaya vakti yok.
Ali Koç’un ‘aşırı’ vefası
İnsanları yöneten insanlarda “vefa hissi” olmazsa olmaz meziyetlerin ilk sıralarındadır.
Ve Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’da bol miktarda vardır.
Hatta biraz aşırı!
Dikkat ettiniz mi, Emre Belözoğlu teknik direktör olduğundan beri dönüp dönüp Erol Bulut’a teşekkür ediyor “takımın bu günlere gelmesindeki katkılarından dolayı”.
Mutlaka etkisi olmuştur eski hocanın…
Ama sıra dışı transferler ile kurulan takımın şu anda yarıştığı iki büyük rakibine karşı tek galibiyetinin bile olmamasından da Kadıköy’ün isteyenin istediğini aldığı self servis büfesine dönmesinden de koskoca sezonda iki takımlık kadrodan bir takım çıkmamasından da birinci derecede sorumlu olan da Erol Bulut’tur.
Yollamasaydınız o kadar müteşekkirseniz.
Aşırı vefa mı, yoksa şampiyonluk kaçarsa “neden takımı Erol Bulut’a teslim edip bir sezonu daha mahvettiniz” hesabı sorulmasın diye mi bu “fena hoca değildi” hatırlatmaları?