Fenerbahçe’nin ilk kez orijini stoper olan iki futbolcuyla savunma kurduğu, Serdar Aziz, Hasan Ali ve Rodrigues’in takıma döndüğü maçta, Ersun Yanal’ın önceliği skoru sağlama almaktı. Takımda Gustavo, Emre, Ozan ve Tolga’dan oluşan dört ön libero vardı.
Yanal’ın ön libero abartısı, belki tempoyu düşürdü, seyredeni uyuttu ama Emre’nin kalitesi, Ozan’ın yüksek enerjisi ve Tolga’nın gol atmasıyla avantaja döndü ilk yarıda. Sakatlıktan dönenler tam formunda olsa farklı bir Fenerbahçe olabilir, ilk yarı maçı koparabilirdi.
Bunda Denizlispor’un payı büyüktü.
Rodallega’sız ev sahibi başlama düdüğü ile birlikte topu Fenerbahçe’ye bıraktı. Kendi sahasına çekildi. Oyunun ofansif yönüyle hiç ilgilenmedi.
Denizlispor’un yeni hocası Mehmet Özdilek, Kadıköy’de kazanan Antalyaspor’u örnek almış, “kapatma ve daraltma” komutu vermişti takımına. Gol atmak için tek ümidi hızlı Barrow’u uzun topla buluşturacağı kontrataktı. Rahatsız bile edemedi Barrow.
Ancak, maça rakip ceza alanında kalabalıklaşarak başlayan Fenerbahçe özellikle yirmili dakikalarda ortaya sıkıştı, verimsiz hale geldi.
İlk yarıdaki Fenerbahçe golü ile Fenerbahçe’nin oyun hakimiyetini geçici bir süre kaybetmesi arasında birebir bağ vardı. Denizlispor’un gol atma ümidi yeşerdiği anda boşalan savunması, Isla’nın ortasının Muriç’e ulaşmasını, onun direkten dönen topunun Tolga’nın önüne düşmesini sağladı.
Fenerbahçe soyunma odasına nadir şekilde galip gitti.
İkinci yarıya Olcay’la takviye edilmiş ve kaybedecek bir şeyi kalmamış Denizlispor oyunun ofansif yönünü de oynamak isteyince maç Fenerbahçe’nin istediği şekle dönüştü.
Sürekli kadrosunun yetersiz olduğundan dem vurulan Fenerbahçe’nin, aslında kadrosundaki yetenekli adamlarla yükseleceğini, Emre’nin taşıyıp Muriç’i rakip kaleye gönderdiği ikinci gol çok iyi ortaya koydu. Tolga ve Ozan’ın katkıları da ekstrası...
Ersun Yanal asistini yapıp oyundan çıkan Emre’nin yerine Deniz’i alarak yüksek pasları işe yarar hale getirmek, ön tarafı daha hareketli kılmak istedi. Ancak Fenerbahçe skoru yeterli görünce Denizlispor’u oyuna döndürdü, etkili olmasını sağladı.
Sıfır pozisyonlu Denizlispor’u asıl oyuna sokan ise Altay’ın yediği goldü.
Duran toptan ceza sahasına inen ortaya hatalı çıkan ve gole sebep olan kaleci Altay’ın yarattığı pozisyona kimsenin yapabileceği bir şey yoktu.
Gülü seven dikenine katlanacak; gençler hata yapa yapa pişecek.
Sonuçta, milli aradan önce Kadıköy’de kaybettiği üç puanı deplasmandan almış ve “telafi maçını” kazanmış bir Fenerbahçe var ortada.
Fenerbahçe’nin zorlu Denizli deplasmanından planlı ve aşamalı bir oyundan sonra saklananı, kaçak oynayanı olmadan, mücadele ederek aldığı üç puanın kıymeti ileride anlaşılacak.
Bir zamanlar “en golcü takımların” yaratıcısı Ersun Yanal’ın maçlara “savunmacı” takımlarla başlaması, bol keseden ön libero kullanarak “denge ve balansı” galibiyetin önüne koyması kimseyi şaşırtmasın. Belki de tarihin en düşük puanlı şampiyonunu yaratacak bu ilginç sezonda yere sağlam basmayana ekmek yok; Yanal bunun çok iyi farkında.