Kim ne derse desin, bu memlekette seçtiklerini, hatta seçtikleri tarafından atananları “en etkin, en sürekli ve en amansız şekilde denetleyen”, sandıktan sandığa değil her yanlışta tepki koyan kesim futboldadır ve adına kısaca “taraftar” denir.
Demokratik hakların dibine kadar kullanılmasına belki de tek örnektir coğrafyamızda.
Beğenmeyiz ama futbol medyası da dördüncü kuvvet olarak bu denetimde çok önemli bir paydaştır.
Yandaşı, müzmin muhalifi olmaz mı; lakin önyargılılar siyasetin yüzde biri kadardır.
Gönlünde yatan aslanı kıyasıya eleştirebilen medya mensupları ise sadece futbolda...
***
Bu ikili, unutmaz...
Ve affetmez.
O sebeple zordur bizde yöneticilik.
Sayın Ünal Aysal ve yönetimi işte bu gerçekle karşı karşıyadır şu sıralar.
Belki aşırı tepki veriyorlar demokratik haklarını kullananlar ile kamu adına gerçeklerin peşinde koşan meslektaşlar.
Ancak kınamak yerine anlamak, hatta takdir etmek gerekir.
Çünkü tepkilerinde değilse bile tespitlerinde sonuna kadar haklılar.
***
Nasıl mı?..
Koyuyorlar “malı” teraziye!..
Bakıyorlar ki, her takımın başına gelebilecek futbol depresyonu dışında Galatasaray’da ekstra semptomlar var.
Mesela, takım içindeki tatsızlıklar, bölünmeler, sevgisizlikler.
Elbette öncelikle kişileri, yani futbolcuları bağlar bu durum. Ancak söz konusu olan bir ekipse, o ekibin başındaki insan müsaade etmeyecek değil mi?
Yani seçilmiş Galatasaray Yönetimi’nin atadığı Mancini.
Çok basit bir soru soruyorlar kendi kendilerine:
Fatih Terim olsaydı, bu tatsızlıklar yaşanır mıydı?
Belki... Fakat çoktan el koymuş ve halletmişti.
“Peki Mancini sayesinde yaşanmış müthiş başarılar”!
Bu cümleyi de kuramıyorlar.
Attığın taş ürküttüğün kurbağaya değmiyorsa, sana soru soracaklar o zaman.
***
Maksat geçmişi eşelemek değil... Fakat geçmişte yapılan bir haksızlık/hata gelip bugünü etkiliyorsa unutmak mümkün değil.
Galatasaray Yönetimi istemedi değil mi Fatih Terim’i?
Gerekçeleri neydi?
“Milli Takım ile birlikte yürüteceği görevde Galatasaray’a tam mesai ayıramayacağı” iddiası.
Yemezler tabi...
Basketbol Milli Takımı başına gelen Galatasaray koçu Ergin Ataman’ın pozisyonundan Galatasaray memnunluk duyuyorsa, bunun bahane olduğu apaçık ortada.
Demek ki, Terim olayında yanlış bir adım atmış sayın Aysal.
Bunu bir kenara yazmışlar.
***
Bitmedi... Her futbol takımında rastlanacak böyle olayların Galatasaray özelinde ikinci tampon bölge “elemanları” kimlerdi?
Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak...
Buyurun size ikinci yanlış adım.
Dışladıkları adamların yöntemine ağıt yakıyor şimdi Galatasaray’ı yönetenler.
Şayet işler yolunda gitse, kriz çıkmasa kimi omuzlara alacaktı taraftar ve medya?
Sayın Ünal Aysal’ı.
Kriz varsa ve yönetilemiyorsa kime hesap soracaklar o zaman?
***
Biraz insafsız görülebilir...
Lakin, yönetmeye talip olanları bekleyen “normal” bir gelişmedir bu...
Hele futbol gibi en etkin, en sürekli ve en amansız sivil toplum örgütleri ile en korkusuz medyaya sahip bir sahada.
Umarım futbolun bu sert ve hızlı denetimi son bulmaz, tam tersine, eksikliği hissedilen başka alanlara da örnek olur.