Molde teknik direktörü Solskjaer, boşuna çıkmamıştı “yağmur duasına”!.. Soğuk zaten vardı. Yağmurla rüzgar da tuzu biberi olup, iki katı hızla tüketirdi alışmamış adamın enerjisini.
Fenerbahçe ne ki!.. Koskoca orduları bile mahvetmişti doğa koşulları...
Napolyon Fransa’sı Moskova seferinde buz kesmiş...
Hitler Almanyası Barbarossa harekatında kışa teslim olmuş.
Osmanlı Sarıkamış’ta silah atmadan 90 bin şehit vermişti.
Galatasaray’ın “Trömsö faciası” da futboldaki yakın geçmiş örneğiydi.
Çok ama çok zor bir maçtı... Ama “Tabiat Ana”ya sığınan teknik direktör değil, “Futbolcularının tabiatına” güvenen hoca kazandı maçı.
Bu Fenerbahçe için “müjde” gibi... Çünkü “her şeye” sahip Fenerbahçe’ye özgüven, birliktelik ve akıcılığı pekiştirmek için böylesi zorlu ve ödüllü bir galibiyet gerekliydi.
Ödülü Avrupa Ligi’nde tur...
Bakmayın Norveç’te ligin üç hafta önce bittiğine... Molde’nin çok iyi kapanma, çok hızlı çıkması, disiplinli oynama özellikleri aynen yerli yerindeydi.
Buna bir de hava ve saha koşullarını ekleyin...
Fenerbahçe’yi ilk yarıda rakibinden iki kat pas yaptığı, üç gol pozisyonuna girdiği için kutlamak gerekir. Kolay değil; saha suni çimden bir havuz halindeydi özellikle ilk yarı.
Mersin’de prangalarını kıran, aile boyu savunmadan hücuma dönen Fenerbahçe’nin Molde karşısında şanssızlığı, tam da kendini bulan Mehmet Topal’ın grip mikrobuna yenilmesiydi. Yerine Ozan bakıyordu ama aynısı değildi.
Yine de baskılı başladı Fenerbahçe. Lakin Molde kanatları o kadar ustaca kapatıyordu ki, mesela Gökhan Gönül ancak 37. dakikada sıfıra inebildi.
Nani, Alper, Diego kalenin uzağında mücadele ederken top bir türlü Fernandao ile buluşamıyorsa, sebebi bu ustaların beceriksizliği değil Molde’nin taktiği idi.
Topun arkasına geçip, oyunu kendi sahasında kabul etmek ve her fırsatta orta sahayı şimşek hızıyla geçerek rakip kaleye inmek taktiği. 39. dakikada üst direk engel oldu bu taktiğin ilk yarıyı Molde lehine çevirmesine.
Pereira Fenerbahçesi tüm bu olumsuzluklara uzaktan şutla çözüm aradı uzun süre. Kaleyi gören vurdu. Fernandao yok sayıldı.
Gol geciktikçe zorlaştı... Ağır saha, kötü hava ikinci yarıda Fenerbahçe’yi düşürmeye başlarken takım üst üste çabuk paslar yapıp Fernandao’yu hatırladı ve galibiyete ulaştı.
Bu gol çok önemliydi. Fenerbahçe atamasaydı yemesi işten bile değildi.
Artık Avrupa’da turu garantilediklerini ve tatilde olduklarını hatırlamış bir Molde vardı karşılarında.
Adından 80. dakikada Nani’nin yerine taze kan olan Volkan’ın şahane taşıyışı, şahane pası ve Ozan’ın skoru ikilemesi.
“Pereira, Van Persie’yi 86’da niye soktu ki oyuna?.. Yine sinirini attırmasın da” demeyin sakın... İşler iyi giderken sinirler pamuk gibi! Sevinerek girdi Van Persie, bir de sağlam pozisyon yarattı.
Bu da Fenerbahçe’de herkesin oyuna katkı yapmak için çabaladığı bir sürecin işaretiydi.
Kutlamak lazım hepsini.