Kasımpaşa’yı sahasında deviren Fenerbahçe, ligin son düzlüğünde beşte beş ile dört nala... Ama şöyle okkalı tarafından bir “bravo”ya çok uzak daha!..
Neden?.. Defalarca kucağına gelen, adeta altın tepside ikram edilen “şansı” elinin tersi ile itip heba ettikten sonra aynı fırsat için kan ter içinde çabalayıp, varını yoğunu ortaya koyanlara nasıl şüpheyle bakılırsa Fenerbahçe de aynı durumda...
İltifat ve eleştiri bir arada!
Her şeye rağmen iştahı ve gayretleri nedeniyle takdir edilmelidir ama bir yandan da “aklın neredeydi zamanında” diye eleştirilebilir.
Artık şampiyonluğun kendisine değil sadece şansına kavuşabilmek için beş haftadır ne mümkünse yapması az buz iş değildir. Lakin, o bile artık kendi elinde değil. Osmanlı-Başakşehir, Galatasaray-Beşiktaş maçlarına bağlı kaderi.
Kasımpaşa Fenerbahçe’nin ağırdan alıp kendi oyununu kurmasına, fırsat vermeyen bir baskı ile başladı maça. Alışılmış rakibi ortada bekleyen sonuca kontrataklarla giden Kasımpaşa gitmiş, yerine açık futbol oynayan, önde basan Kasımpaşa gelmişti.
Çalıştığı yerden gelmemişti Fenerbahçe’ye...
Konuk takım şaşırdı, boyu uzadı, yüksek topları tercih eder oldu. Zaten pamuk ipliği ile bağlı stratejisi de olmayınca geriye sıradan bir takım kaldı. Sanki çözüldü Fenerbahçe. Kurgusunu kaybetti. Savunmada bile zorlanır hale geldi.
Özellikle rakibin sağ kanattan hücumlarında topu sıfıra inip ceza sahasına orta ile tehlike yaratmasına engel olamadı. Diğer kanatta ise Trezeguet’in becerisine karşı durmakta zorluk çekti Fenerbahçe savunması.
Fenerbahçe golünün geldiği 31. dakikaya kadar baskın olan, pozisyon yaratmaya çalışan ve bulan, ikili mücadeleleri kazanan taraf Kasımpaşa’ydı.
Fenerbahçe ihtiyacı olan golü bulabilmek için Josef’i ileri çıkardığından Kasımpaşa’nın bu organizasyonlarını engellemekte zorluk çekse de galibiyet golü Josef’ten gelince faydasını da gördü tercihinin.
Kasımpaşa üstün oynarken rakip kale yakınlarında çoğalamayan Fenerbahçe nasıl gol attı?..
Kazandığı ilk korner vuruşu ile Fenerbahçe futbolcuları rakip sahaya yerleşmişken ve korner kaçıp henüz geri dönme fırsatı bulamamışlarken sahip olunan topa Hasan Ali bindirme yaptı, asistini kale önündeki Josef kaleye yolladı.
Golden sonra Kasımpaşa biraz daha öne çıkmak zorunda kalınca Fenerbahçe’nin Şener-Alper’li sağ kanadı verimli olmaya başlasa da ilk yarının son dakikasına kadar Kasımpaşa’nın beraberliği sağlama ihtimali sürdü.
Ve ikinci yarıya çok hızlı başlayan Kasımpaşa altı dakikada beraberliğe kavuştu. Üstelik Skrtel’e yazılacak bir golle. İlhan’ın şutunu tamamlayan Skrtel’di çünkü.
Beraberlikten sonra Fenerbahçe topu yere indirmeyi, kanat değiştirmeyi hatırladı. Kasımpaşa’nın gol atma riskine karşın ezberindeki futbola döndü.
Maçın bitmesine yarım saat kala Aykut Kocaman (oynadığı dakikaların azlığına karşın) ligin asist ikincisi Valbuena ile ikinci santrafor Janssen’i takıma kattı. Bu da Fenerbahçe’nin rakip sahadaki hareketliliğini arttırıp savunmayı şaşırtma fırsatları yarattı. İki dakika sonra Şener’in galibiyet golü geldi. On dakika sonra Valbuena’nın skoru 1-3 yapan golü.
Belki de Fenerbahçe’nin en iyi kadrosu buydu... İnanmayanlar Janssen- Valbuena ikilisinin kazandırdığı santrası yapılmayan son saniye golüne baksınlar.
Karşılaşma boyunca bugüne kadar hiç olmadığı kadar oyuna katılan ve heyecan gösteren Aykut Kocaman, son on dakikada kaza golüne karşı önlem aldı ve Soldado’yu çıkarıp Mehmet Ekici’yi soktu, gerçekten de Kasımpaşa durdu ve yenilgiye razı oldu.
Şansını küstürdükten sonra sekizde sekiz iddiasıyla yola çıkan Fenerbahçe’nin son düzlükte üst üste beşinci galibiyetini getiren bu skor, şampiyonluk ihtimaline somut bir katkı getirmiyor ama en azından mevcut durumunu koruyor.
Hikayenin gerisini yarın oynayacak önündeki üç takım yazacak.