Neyse ki, güzel bir İzmir gecesiydi… Hava yağışlı, gök gürültülü falan olsa, büyük ihtimalle yıldırım düşerdi Beşiktaş takımının başına!
O kadar talihsiz bir süreç yaşıyor Beşiktaş.
Ayıp olmasa kulübeyi Minik Kartallar kadrosu ile dolduracak. Takımda yer alamayanlar sahaya çıkanlar kadar. Sakatlar sağlamlardan çok.
Eskiden tam takım Eyüp Sultan’a gidilirdi böyle durumlarda!
Antrenman, üç günde bir maç, kötü zeminle izahı yok. Daha doğrusu hepsi bir araya gelse, bu kadar olmaz.
Tek adı var; talihsizlik.
Yetmedi bir de Pjanic sakatlandı maçta. Şampiyonlar Ligi’nde oynaması, Beşiktaş’ın çıtasını yükseltmesi için alınan pas ustasının o maça yetişmesi mümkün değil.
İsyan etmemek mümkün değil.
Altay’ın hocası futbol ordinaryüsü Mustafa Denizli bile, rakibin haline bakıp “futbol hayatımda hiç böyle bir durumla karşılaşmadım” dedi Beşiktaş’ı yendikten sonra.
Evet… Beşiktaş Altay’a kaybetti, şampiyonlukta çok işine yarayacak bir puanı bile alamadı ama kimse futbolculara, Sergen hocaya fatura çıkarmadı.
Çünkü vicdana aykırı.
“Futbolcu kaldı da oynatmadık mı” derler adama!
Gerçekten Sergen Yalçın’ın katkısı olmadı mı bu yenilgide?
Zannetmem!.. İzmir’de eli kolu bağlıydı.
Ancak... “Çok berbat” Sergen Hoca oyunları da var gözümüzün önünde!
Ruhsuz. Tatsız tuzsuz.
Kendini vermeden… Bitsin, paramızı alıp gidelim formatında.
Mesela kripto para reklamındaki Sergen Yalçın oyunu…
TRT’nin tek kanalda haftada bir gün yayınından beri televizyon seyrederim. On binlerce reklam filmi görmüş olmalıyım.
Sergen Yalçın’ınki kadar kötüsünü görmedim.
Bilerek söylüyorum… Ağabeyimin hayli büyük reklam şirketi vardı. Gider gelirdim. Ömer Kavur’dan Tunç Başaran’a, Müşfik Kenter’den Hulisi Kentmen’e film ve reklam işinde zamanın ne kadar ünlü ismi varsa tanıdım. Çekimlerinde bulundum. Fikir paylaştım. Yazları Lale Film’de kamp kurardım. Asıl film oradaydı.
Sanki birileri basmış parayı, vatandaşı kripto varlığa çekmek için değil de Sergen Yalçın’ın karizmasını çizmek için uğraşmış.
Doğaçlama oyunda yeşil sahaların gelmiş geçmiş en iyilerinden olan Hoca’nın, kamera karşısında ne kadar çaresiz, ne kadar suni oynadığını kanıtlamak istemiş.
Bırakın reklamcılığı, Sergen Yalçın’ın kişiliğine de aykırı bir durum var ortada.
Doğrusu şüphe yaratıyor.
Ömrü kameralara karşı geçmiş Sergen Yalçın kadar zeki, rahat bir fenomen bu kadar tutuk olur mu?
Dedik ya… Sergen Yalçın’ın zekasından şüphe olmaz; belki de “subliminal” bir mesaj var oyununda!
Malum; kripto para piyasası sadece Türkiye’de değil, evrensel bağlamda “Banker Kastelli” kıvamında an itibarıyla... En azından toplumun bir kesimi için imajı öyle. Bir zıplıyor dijital para, bir serbest düşüşte. Elon Musk’tan bizim marketin valesi Erol’a, Çin’den Kapalı Çarşı ayaklı borsaya kadar spekülasyonlara, etkilere açık.
Biraz “sakat” görenler çoğunlukta. Çünkü paraları hafıza kartına yükleyip kaçanlar bile oldu bu işkolunun Türkiye versiyonunda.
Sergen Yalçın da “vebal” almamak için rol keserken frene bastı belki.
Öyle ya da böyle… Sergen Yalçın’lı dijital para reklamından “yürekten” bir mesaj çıkaramadım ben. Sergen Yalçın’a kızmaktan başka bir getiri bulamadım.
Oysa… Takımın yarısı sakatken yenilse bile ortaya “yürekten oyunlar” koyar Sergel Yalçın.
İzmir’de gördük, Ajax maçında da görürüz merak etmeyin.