Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Fenerbahçe’yi ligdeki serisi mi Avrupa’da başarılı kılıyor, yoksa Avrupa’daki başarı mı lige lokomotif oluyor” sorusu, tıpkı “yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan” gibi bir bilmece...
Kesin olarak bilinen şu ki, birbirlerini besliyor ikisi de.
Ve sofra; Şükrü Saracoğlu Stadı!.. Gelen cumburlop mideye.
Keşke bütün bilmeceler bu kadar keyifli olsa.
Asıl soru, Fenerbahçe ligde ve Avrupa’da dört nala giderken niye takip edenler azalıyor?
Çok enteresan, Galatasaray maçında ful çeken takıma Avrupa maçında ki, şu anda ligdekinden daha iddialı- çeyrek porsiyon tribün!
Hafta arası, mesai saati falan bir yere kadar... Fenerbahçe seyircisi derbiye Galatasaray’ı seyretmeye mi gelmişti, yoksa Fenerbahçe’yi değil rekabetin kendisini mi seviyorlardı?
Neyse, Saracoğlu’na gelen doymuş dönüyor ya, önemli olan bu.

Haberin Devamı

Düdük çaldı ve Fenerbahçe Zorya’yı değil, maçın sayılı dakikalarını “eze eze” başladı maça!.. Bunu yorgunlukla izah etmek mümkün değil... Maçın sonunda coşuyorlar.
“Ekonomik oynama” kavramını da aşıyor... Olsa olsa “futbol pintiliği” denebilir...
“Oynamadığım dakikalar kar” diyorlar sanki... Ya da kaplumbağa ile yarışa girmiş tavşanın “nasıl olsa kazanırım” düşüncesiyle ağaç altına yatıp uyuması gibi. Bir gün uyuya kalıp bir çuval inciri berbat edecekler.

Şöyle anlatalım; ancak 16 dakikada kazanılan korner ile ilk kez Fenerbahçeli kramponu değdi Zorya ceza sahasına.
Galatasaray karşısında yokluğu hissedilmemişti ama Lens’in Fenerbahçe hücum planlarının yarısı olduğu bir daha ortaya çıkıyor o anlarda.
Van Persie’nin en büyük gol ümidi olduğu idrak ediliyor.
Zaman geçiyor, Fenerbahçe ikisi de olmadan kazanınca “eksiği telafi yeteneği” takdir ediliyor ki, Advocaat’ı tebrik etmek lazım asıl.

Koca bir devre boyu Zorya’nın kelepçesi bileklerini acıtmaya başlayınca “avukatımı istiyorum” çığlıkları atan “rakibe mahkum” Fenerbahçe’nin imdadına, yine Advocaat yetişti ikinci yarıda...
İlk yarının en beceriksizi Emenike’nin yerine Stoch’u aldı ki, soldan forveti beslesin. Uzun ve düzgün vuran biri olsun. Oyunu öne taşıyabilsin.
Sağ tarafta ise Şener ve Volkan’ı bindirme konusunda ikaz ettiği belliydi. Niye Van Persie değil de Stoch’u aldı?.. Önce topu rakip ceza alanına getirecek adam lazımdı... Advocaat’ın şansından mı, Stoch’un forma hasretinden mi bilinmez pas yerine kaleyi nişanlayan Stoch 59. dakikada şahane bir gol attı, Advocaat bir terfi daha aldı.

Haberin Devamı

Artık 0-0’ın tuhaf baskısından kurtulmuştu Fenerbahçe. Görerek, bilerek gole pasla gitme özelliğinden, kanatları kullanmaya kadar tüm Fenerbahçe becerisi geri gelmişti.
Rakip kaleye çok daha rahat ulaşıyordu ki, bu sırada Alper’in asistine Kjaer’in ikinci golü var. Avrupa’da iki golü bir arada görmeyen Zorya’ya bir devrede iki gol... Fenerbahçe maçın 45 dakikası uyumasa kim bilir kaç olacak skor.
Bir çalışkan adamı var Fenerbahçe’nin, bir de çalışkan ama şanssız!.. İlki Alper, ikincisi Volkan... Volkan Şen şu şansızlıktan kurtulamadı bir türlü. Gayret ediyor, koşuyor, kaçıyor, vuruyor bir türlü gol olmuyor.
Bir de sakatlanıp yerini Roman’a bıraktı ki, insan üzülüyor bu iyi niyetli adama.
Sonuç; ilk yarısı hastane yemeği gibi, ikinci yarısı abur cubur kadar keyifli bir galibiyet daha aldı Fenerbahçe ve 10 puana yükseldi grubunda. Her türlü çıkar gruptan.
Şimdi bu Avrupa başarısı lige nasıl yansıyacak bakalım? Aynı durumdaki Beşiktaş karşısında kopacak dananın kuyruğu.