Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Anıtkabir’deki çocuk “niye hâlâ uyanmıyor” diye ağlar tabi... 19. Yüzyıl’da doğan, 20. Yüzyıl’da bize bir vatan kuran, 21. Yüzyıl’da hâlâ dehasını, iradesini, öğretilerini ve öngörüsünü tam kavrayamadığımız Atatürk gibi atayı nerede bulacak.
Çocuk işte; “katlanamaz” her şeye bizim gibi!
***
“Madem ki bayramı armağan etti, uyansın, o da olsun, tam tadını çıkaralım”.
Egoist olma küçük kız... O zaman Ankara Gölbaşı’daki Atatürk heykelini nasıl yakacak birileri?
Bezli benzinli kibritli heykel sabotajını bilmediğine göre, hasret ve sevgiyle ağlıyordu ufaklık.
Bir elinde bayrak, öbür eli ailesinde, minik kalbi pıt pıt atarak, hıçkırıkları en büyük kabre.
Zaten sadece Atatürk hasreti ağlatabilirdi onu böyle mutlu bir günde.
Bir de “polis amcaların” karga tulumba sürüklemesi.
***
Neyse...
Bayram önemli... Bayram büyük.
Eşi benzeri olmadığı gibi, öylesine derin ve manalı ki, Cumhuriyet’in kurucularıyla sonsuz geleceğin çocukları arasında çaputla, benzinle yakılıp yıkılmayacak zaman ve mekan üstü bir köprü sanki.
Bayılırım 23 Nisan’lara.
Çocukken başka, şimdi başka.
O vakitler “mutlu”, şimdi “mesul”...
Coşku hep aynı.
***
Bayılır, duygulanırım ama Anıtkabir’deki çocuk kadar sulu göz değilim!..
Şükrü Saracoğlu Stadı’nın gökyüzünden çekilmiş fotoğrafını ve çimlerin üzerine insanla atılmış “Atatürk” imzasını görünce, biraz gözlerim buğulandı o kadar.
“Kasti aşan güzellik”...
Dereağazı’nda Fenerbahçe Çocuk Kulübü Fantorya’nın gelenekselleşen 23 Nisan kutlamaları ve orayı dolduran çocukları ise üst üste derin nefeslerle göğüsledim.
“Atatürk akıl etmiş, 23 Nisan’ı Çocuk Bayramı yapmış, biz de bir iki nutuk atıp, bir İstiklal Marşı terennüm edip dağılalım. Görevimizdir aksatmayalım” değil...
“Bugünün çocukları bayram etsin, yarının büyükleri manasını ve önemini kavrasın, altını çizelim, muhteşem bir anı bırakalım” gayreti.
“Ulvi cömertlik”...
***
Bakınız bu bir Fenerbahçe övgü yazısı değildir.
Her kulüp imkanları kadar katkı yaptı çocuk bayramına... En mükemmeli Fenerbahçe’ninki olduğu için, konuya oradan girdim.
“Niye Fenerbahçe’nin özeni” imalarını duyar gibiyim.
Ayıp olur...
“Arkasına saklanmak”tan bahsederek, Atatürk heykelini yakmaya çalışıp onu da beceremeyenlerin “ters kutbuna” yerleştirmeye uğraşmak manasına gelir ki, “yapıcı” ile “yıkıcı” arasındaki farka işaret edip el-insaf derim.
Siz iyi ve güzel olanı alın, çirkin ve aptalı kınayın hele bir...
***
Spor kulüpleri gençlik demektir.
Gençlik ise Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiği bitmez tükenmez, sürekli yenilenen nesil.
O zaman; Atatürk’ün eserlerine sahip çıkmak, yüceltmek kadar normal bir şey olamaz kıymetli kulüplerimiz için değil mi?
Bizler somon balıklarıyız!
Başladığı yere dönüp, yeni nesil üretip, yavrular bedenimizle/zihnimizle beslensinler diye oracıkta ölen somon balıkları...