Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fenerbahçe yönetimi çok pişman olmuştur Bursaspor maçının bilet fiyatlarında indirim yaptığı için...
Keşke aynı kalsaydı, otuz bin kişi yerine muhtemelen on bin kişi protesto ederdi oyunu, skoru ve yönetimi; değil mi?
Ben diyorum ki, bundan sonra Saracoğlu’ndaki maçların kale arkası bile 1.000 lira olsun!
Ya eski parayla, ya yeni TL ile…
Ama mutlaka 1.000 lira.
Yeni parayla olursa, kimse gelmez... Protestolar cılız kalır.
Eski parayla bin lira ise Fenerbahçe’nin oynadığı futbolun tam karşılığıdır ve “zaten kaç para verdik ki, ne bekliyoruz” diye yine bağıramaz tribünler.
Kombinelere gelince... Ona da “gelecek sezon da geçer” dersiniz olur biter.
Fenerbahçe’yi yönetenler kusura bakmasınlar!
Futbolcuların halini, teknik kadronun alışma sürecini falan hesaplayınca taraftarın kızgınlığını dindirecek acil sportif bir çare aklıma gelmedi ekonomik çare buldum maalesef.

Haberin Devamı

Galatasaray, Umut’tan ne kazandı ne kaybetti?

Galatasaray’dan “zorla” uzaklaştırılan Umut Bulut, zorla uzaklaştıran Galatasaray futbol sorumlusu Levent Nazifoğlu’na verip veriştirince ortaya dramatik sonuçlar çıktı...
Birincisi, Galatasaraylı bir Milli futbolcunun yan gelip yatarak para kazanmasına engel olan Galatasaray yöneticisine hakaret edecek kıvamı bulmasıydı!..
Berbat bir şeydi bu...
Sarı-Kırmızı camiadaki yöneticilerin karizmasını çizen tarihi bir olaydı...
Çünkü, hadiseyi Umut Bulut’un davranış bozukluğuna dayayıp kurtulmak mümkün değildi.
Söyleyene değil söyletene de bakmak gerekirdi!
Galatasaray’da futbolun patronu sayın Nazifoğlu bile önce “terbiyesiz” falan dedi Umut’a ama sonunda “pek haksız olmadığını” itiraf etti.
“Gitmesi için zorladık Umut’u” itirafı...
Nasıl bir zorlama?
Nazifoğlu orasını es geçiyor ama Umut da dahil herkes biliyor; medyaya “avantadan para kazanmak istiyor” sızdırmaları yaptığını...
Sayın Nazifoğlu’na göre bu “operasyon” Galatasaray’ın parasını korumak için yapıldığından başarılı ve mubah görülebilir.
Lakin ticaret ve insan ilişkilerinde kazançlı çıkmak için medya üzerinden manipülatif işler, ya suçtur ya ayıp.
Burada soru; Galatasaray parasının ne kadar/nereye kadar kutsal olduğudur aslında... Mesela o parayı korumak için Umut’un kafasına silah dayansa, ailesi tehdit edilse, onu da mı makul ve mantıklı bulacağız?
Konu futbolsa ve kulüplerin kutsal parasını ilgilendiriyorsa suç ve ayıpa çifte standart geliyor belli ki...
Ne var ki, herkesi kontrol etmek mümkün değil:
Umut Bulut gibi bir futbolcu çıkıp suratınıza hakaret ediyor işte.
Sormak lazım; “Galatasaray ne kazandı ne kaybetti” diye!
Eski futbolcusu tarafından hakarete uğrayan Galatasaray yöneticisi olduğuna göre artık o yönetimin çıtası “hakaret edilebilire” kadar indirilmiş olur ki, hiçbir Galatasaraylı bunu kabul edemez. Etmemelidir.
Skandalın suçunu en az Umut’ta aradıkları kadar yönetimde de aramalıdırlar.

Haberin Devamı

Advocaat’ta ikinci baskı!..

Yorumcu (!) diyor ki ekrandan, “Adamın sahayı görebildiği şüpheli”!..
Kime?.. Fenerbahçe teknik direktörü Advocaat’a. Yaşlı ya...
Bir başka ekran... Ne “tüccarlığı” kalıyor Advocaat’ın, ne “eyyamcılığı”. Puan yoksa insaf da yok.
Üslup yerlerde sürünüyor... Lakin söylenenleri etik süzgecinden geçirdikten sonra geriye az da olsa doğru tespitler kalıyor.
Peki yorumculuk sadece kucağına düşmüş armutu ısırıp tadını tarif etmek midir? Yoksa biraz öngörü mü gerektirir?
Bugün Advocaat’ı ısıran ısırıyor... Ki, şu anda Fenerbahçe’nin 6-7 puanı olsa tadından yenmeyeceğini söyleyecek olanlar ısırdıklarını tükürüp atarken ve ardından amiyane tespitlere balıklama dalarken; ben ne yapacağım?
Aynı kulvara girsem, aile terbiyem izin vermez...
Eleştirmesem olmaz.
Etik çerçevede eleştirsem, kendimi tekrar etmiş olurum!
Çünkü “bugünü” bir ay önce yazdım... Advocaat geldiğinde.
En iyisi kendimi değil yazıyı tekrarlayayım ve “ikinci baskı” olarak o satırların bir kısmını koyayım Ters Köşe’ye:
***
F.BAHÇE’YE ADVOCAAT SORULARI
“Yüzyılın transferleri” bile fayda etmeyip son iki sezonda altı kupanın beşini ezeli rakibi Galatasaray’a kaptıran Fenerbahçe, sonunda makus talihini değiştirecek, Avrupa’yı bile titretecek uluslararası garanti belgeli teknik direktör buldu!
Tanımıyorsanız sizin probleminiz; adı Advocaat...
Umarım her şey Fenerbahçe’yi yönetenlerin dilediği gibi olur... Ama şu anda “işte budur” diyecek tek Fenerbahçeli yoktur.
Tamam... Pereira gibi sorun çözmek bir yana, kendi kendine sorun çıkaran bir hocadan sonra Advocaat antrenman ve taktiğe karışmayıp Saracoğlu’da kahve içse, 36 yıllık kariyeri ve yapısından kaynaklanan disiplin, tecrübe, donanım ile elbette “düzeltmiş” görünecektir Fenerbahçe’yi.
Benimsediği 4-3-3 düzeni ile “oyun anlayışından dizilişe kadar Portekiz sahilindeki bir ahtapot kadar omurgasız” selefinden daha çok güven verecek adamdır Hollandalı...
Ama açık konuşun; bu mudur Fenerbahçe’nin gönlünde yatan aslan?
Aranan, beklenen, koşulsuz güvenilecek hoca Advocaat mıdır?
***
Yeni teknik direktör Advocaat için merak edilenler az değil:
Adam resmen emekli... Sahayı bırakmış masaya geçmiş. Üç yıldır hiçbir antrenman sahasına ayağını sürmemiş.
UEFA ve Süper Kupa zenginliğine sahip kariyeri ise son on yıldır adım adım zirveden uzaklaşmış, onu en tepelerden orta sınıf bir hocanın yardımcılığına kadar indirmiş.
Yaşı da epeyi... Mesela Salih, torunundan küçük olmalı Advocaat’ın. Bir yıllık sözleşme de gösteriyor ki, yarınlarına pek güvenilmiyor adamın!
Zaten “Fenerbahçe’ye transfer öyküsü” anlatıyor şu andaki teknik direktör popülaritesini... Daha teklif cümlesi bitmeden bavulunu toplayıp İstanbul’a gelmek için hava alanına doğru yola çıkması, Fenerbahçe’yi bir emekli ikramiyesi olarak algıladığını gösterir bardağın boş yarısını görenlere göre.
Sahada harikalar yaratır; o başka... Ama ilk tökezlediği anda bu soruları çok daha acıtıcı biçimde sorarlar adama.