Futbolun gelmiş geçmiş en abuk, en uçuk ve en uzun soluklu komplo teorisi “şampiyonu hakemler tayin eder” cümlesidir.
Matematik jargonu ile komplonun karesi, hatta küpüdür. Biyolojik izahla, klonlanmış üç nesil komplodur.
Yersen tabi.
Önce hakemin hata yapmadığına, kasıtlı olduğuna inanacaksınız. Görevli veya gönüllü, fark etmez.
İnanacaksınız... İnanacaksınız... İnanacaksınız.
Bu başarılmış bir hipnozdur! Hakemliğin icadından beri tekrarlanmış olduğundan, beyni yıkanan futbola yakın her insanın ön kabulü haline gelmiş, sorgulanmayan klişe olmuştur.
Ayrıca keyiflidir!.. Futboldan anlamayan sıradan insanın bile futbol hakkında bir iki kelime etmesini, bilgiçlik yapmasını sağladığından, boş konuşma/konu açma dallarında meyhane sohbetlerinden sonra ikinci sıradadır.
Kimse düşünmez bile kolay olmadığını!
Nedir acaba hakemin motivasyonu diye sormaz?
Para mı, çıkar mı, korku mu, hangisi?
Sakın “takım sevdası” demesin kimse... Hakemin adını, soyunu, kariyerini, hiç de fena olmayan gelirini, işini, ailesini, sosyal çevresini tuttuğu takımın ayakları altına serip milyonların gözü önünde işe yarayacağı belirsiz bir iltimas girişiminde bulunacağına Don Kişot bile kahkahalarla güler.
Neyse... Hata değil plan olduğuna inandınız diyelim!
Orada bitmiyor ki.
Hakemlerin bir “çete” olduğuna, gizli toplantılarda oturup tartışıp “kimi şampiyon yapalım”ı oyladıklarına, deli gibi takım tutan adamların(!) çetenin kararını “siyasi parti grup kararı disiplini ile” uyguladığına falan da inanmanız gerekiyor.
CIA’mısınız mübarekler?.. Al hakemleri MİT’e; Esad’ı devirsinler, Mısır’ı düzeltsinler!
Diyeceksiniz ki, “sonuç ortada, şu tarihte bizi şampiyonluktan etti hakem”!
Evet... Hakem bir şampiyonluk adayının yoluna taş koyabilir. Bir başka takımın hanesine birkaç puan ekleyebilir...
Lakin, yaptığı hatadır... İçinde biraz eyyam, az buçuk korku, kim bilir; belki durumdan vazife çıkarma falan olabilir. Yani duygusal durumu...
Ki, hakem de insandır ve hatalarıyla futbolun renklenmesine katkı yapabileceği ön hesaplar içindedir.
İşin ilginç tarafı, komplonun komplosunu en şiddetle savunanların sadece kendilerinin namuslu olduğu iddia eden eski hakemler olması değil, halen faal olan hakemlerin “ahlaksız babandır” türünden bir itiraza girmemeleridir.
Galiba kendilerine vehmedilen böyle güçler egolarını okşuyor hakemlerin. Hayatında kavgaya girmemiş adamın “çok cesurdur” yakıştırmasını itirazsız bir gülümsemeyle kabullenip cebine koyması gibi...
Futbolun diğer unsurlarını ve çıkarcı/fırsatçı/inkarcı tarzlarını biliyorsunuz zaten. Yönetici, hoca, futbolcu, medya ve fanatik taraftar, hakemlerin itiraz etmediği komplonun karesini, küpünü kullanmayıp da ne yapacaklar?
Alan memnun, satan memnun durumu.
İyi de... Kırk yılda bir rastlanan üç takımlı son yüz metre mücadelesinde, üstelik kurşun yemiş bir ligde, eskiden laf salatası sayılan “şampiyonu hakemler tayin eder” şeklindeki ispat edilememiş teoremi tekrarlamak, riskin karesi, hatta küpü değil midir?
Hakemlerin zırhlı araçla yolculuk edip çelik yelek giymesini mi istiyorsunuz son bir buçuk ay?
Artık telefonlar bile “akıllı”... Lütfen yani.
‘Her şey takım için’