Fenerbahçe yine “rotasyon mağduru olarak” ilk yarısını ziyan ettiği bir maçı, ikinci yarıda Jesus’un neredeyse yeniden kurduğu takımla kazanarak hedefe zor güç tutundu ama Olimpiyat Stadı’da misafir takım için ayrılan biletlerin ancak % 10’unu alan Fenerbahçeli için lig bitmiş sanki!
Sürdürülemez bir durum var ortada.
Şampiyonluktan bahseden takımın seyircisi eriyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Belli ki, tribünler protesto değil alkış isteyen Jorge Jesus’u artık iplemiyor. Bırakın alkışı İstanbul’daki hayati maça gelen bile yok.
Neyse… Maç neredeyse Arao’nun kafa gölüyle başladı ama bu gol Karagümrük ceza alanında Samet’in Rayyan’a yaptığı faul yüzünden iptal edildi. Samet faul yapmasa Rayyan’ın topa dokunması falan imkansızdı. Ama faul fauldür.
Tamam…
Tamam da adalet de adalettir!.. Maçın 35. Dakikasında Emre Mor sağdan Karagümrük ceza alanına girerken yağlı güreş jargonuyla önce elense yedi, ardından tırpan ile ayakları yerden kesildi. Tam ceza alanı çizgisi üzerinde ve “geçmiş olsun” bile demedi hakem!
Bu demek değildi ki, Fenerbahçe ilk yarı sonunda soyunma odasına hakem yüzünden 1-0 mağlup durumda girdi.
Bir kere karşısında bilinenin aksine hücumu falan düşünmeyen sadece saha parselizasyonu ve topun arkasına geçmeye odaklanmış bir Karagümrük vardı ilk yarıda. Merkezde üstün olmaya çalışıyorlar, oyun boyunu kısaltıyorlar, önde basıyorlardı. Arao, ve İsmail orta sahası ile İrfan Can-Emre Mor kanatları -kanat değiştirmelerine rağmen- içeri giremediği için işlerini kolaylaştırıyordu, Karagümrük arkada boşluk bırakıyordu ama Fenerbahçenin o arkadaki boşluklara koşacak, top uzatacak hali yoktu. Futbolcuların vücut dili şampiyonluk özlemi değil bezginlik hikayeleri anlatıyordu.
İlk yarıda ortaya çıkan oyun o kadar kısırdı ki, Karagümrük’ün ilk golü aynı zamanda tek şutuydu ve Cooley’in uzaktan vurduğu topu sektirdikten sonra ıslak zeminde ayağı kayan Altay’ın ikinci hamleye yetişemeyip Ozdoev’in tamamladığı talihsiz bir goldü.
Jorge Jesus ikinci yarıya yine düzeltmeler ile başladı ve önce Serdar Dursun ile Arao’yu çıkardı Pedro ile Zajc’ı soktu. Pedro ortada yoktu ama kısa süre sonra savunma önündeki Arao’dan kurtulan Fenerbahçe tempo kazandı, hızlandı, Zajc’ın muhteşem şutuyla öne geçti.
Ardından belki de oyuna başlarken kurması gereken takımı yapmak için iki hamle daha geldi Jesus’tan.
İrfan Can ile Emra Mor çıktı, Karagümrük’ün savunmasının kalabalığında hızlı karar verip doğru top yollayabilen Arda ve Rossi girdi. Rossi ve Pedro’dan uzun süre umutla aksiyon beklenmesine rağmen Fenerbahçe yüklendikçe iki takım da ilk yarıya göre çok hareketli ve hızlı bir tempoya ulaştı… Süper Lig’in ilk yarısındaki 9 gollü Fenerbahçe-Karagümrük maçını hatırlayanların kurdukları hayallere yaklaştı, biraz maç gibi oldu maç.
Bir yandan da Rus Ruletine döndü.
Valencia’ya yapılan bir faulün hakem ve VAR tarafından yok sayılıp penaltıyla sonuçlanacak karardan kaçınmaları da bu süreçteydi.
Genellikle 60’dan sonra oyuncu değiştirmeye başlayan Jesus kendi kurallarını yıkıp 65. Dakikada beşinci ve son değişikliğini Alioski’yi çıkarıp Osayi’i oyuna sokarak yaptı. Çünkü, sahaya sürdüğü onbiri kendi beğenmemişti. Oyun “gol atan devamını getirip farkı açar” gibi duruyordu ve galibiyet golünü atabilmek için Fenerbahçe’nin öne daha hızlı gitmesi gerekiyordu.
Her oynadığı maçta sahada futbol adına yapmadığı bir şey kalmamasına rağmen ilk onbirde yer bulamayan ve Jesus tarafından geç de olsa hatırlanan Arda ise kullandığı korneri Szalai’nin kafasına nişanlayıp Fenerbahçe’yi uçurumdan kurtaran adam oldu.
Fenerbahçe bir kez daha sıçradı. Ancak sadece sahada. Tribünde işler kötü.