Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İki Hoca’nın da kredisi dolu. İkisi de “yetersiz bakiye” veriyor. Derbi mihenk taşı... Turnusol kağıdı. Son sınav. Hesap zamanı. Bittiği anda bir kişiye yol var. Derbide kaybeden pılısını pırtısını toplar gider. Pazar akşamı değil tabi… Teknik direktörü göndermenin de bir adabı var.

“Rus ruleti” teşbih tabi... Allah geçinden versin, ne Ersun Yanal’ın ne de Abdullah Avcı’nın hayatı riskte değil.
Kaybedecekleri, sadece işleri.
Yumuşatalım... Yazı Tura gibi bir derbi var Pazar’a... Kaybeden gider.
İhtimal bu ya, para dik durur da kazanan olmazsa, herkes kaybeder. Kabul edilemez Fenerbahçe ile Beşiktaş’ın beraberliği.
“Eksik kaldık”, “haksız penaltı”, “Çakır bizi yaktı” bahanesine sığınmasın ikisi de. Onların görevi, takımın eksik kalmamasını sağlayacak zihinsel antrenmanı yaptırmak, penaltı olsa da cevabını verebilecek motivasyonu yaratmak, hakem hatalarına karşın mücadeleyi bırakmamaya, kazanmaya hazırlamak takımlarını.
Çaresi yok!
Çünkü her iki hoca da koşulları bu noktaya kadar gerdiler, zorladılar. Hatta bıktırdılar.
Bunun adına psikoloji literatüründe “egoizm” denir ki, yeni Türkçesi “ben merkezciliktir”.
“Vay be ne hocaymış” dedirtmek için koskoca takımlarla oyun hamuru gibi oynadılar. “Akil adam” olmak yerine “kahraman olmak” istediler. Kahramanlıkla tarihe karışmak arasında ince bir çizgi vardır. Tarih, kahraman olamamış hırslı adamların okunmayan kitabıdır asıl.
Beceremediler; şimdi Lafonten’den masal anlatıyorlar.

Yok saydı
Avcı, Beşiktaş’ı bildiği futbol kulvarına taşımaya çalışırken, diğer kulvarda sürüp giden lig yarışını yok saydı... Gelişi bile ofsayttı. “Yanlış adamla” geçti ilk haftalar. Devamında kimsenin umurunda olmadıysa, başkan değişimi sebebindendir. Gidişi ise “yanlış tercihleri yüzünden” olacak. Olması gerekeni değil “hayallerini” oynatmaya çalıştığı için. Un, yağ ve şekerle karnıyarık yapmaya uğraşmak gibi.
Bundan sonra Beşiktaş Başakşehir gibi oynasa ne yazar oynamasa ne yazar. Sahi şampiyon mu oldu sanki Başakşehir, yoksa 29. hafta nefessiz mi kaldı? “Sabıka” diye bir gerçek var. Abdullah Avcı’nın takımı son beş haftaya kadar zirvede olsa bile sonunu getireceğine inanmam ben. Gördünüz; o Başakşehir Avcı’sız tükenip bitmedi. Belki daha iyi!
Öğrensin Avcı; Beşiktaş taş gibidir ama sabır taşı değil.
Yanal, tamamen bir “tribün” yanılgısı... Şimşek gibi futbol oynamak için geldiği Fenerbahçe’yi cep telefonu flaşı kadar bile çaktırmadı. Ne öldürdü ne diriltti. Kendi varlık sebebini inkar edercesine önce savunan bir takım yarattı, sonra ofansı ararken geriyi boşalttı.
Aylarca oyalandı
Aylarca oyalandı Fenerbahçe “güçlü ofans” veya “güçlü defans” hikayeleriyle... Bir sezonun yarısını heba etti ve ofans ile defans bir arada asla olmadı.
Severim Yanal’ı... Ama Fenerbahçe’ye az geliyor. Muhtemelen o da kurtulmak istiyor altında ezildiği bu muazzam yükten.
Yani iki Hoca’nın da kredisi dolu.
İkisi de “yetersiz bakiye” veriyor.
Derbi mihenk taşı... Turnusol kağıdı. Son sınav. Hesap zamanı.
Bittiği anda bir kişiye yol var.
Derbide kaybeden pılısını pırtısını toplar gider.

Omlet bile etmez
Pazar akşamı değil tabi… Teknik direktörü göndermenin de bir adabı var.
Abdullah Avcı’yı yol vermek kolay... Malatyaspor Beşiktaş’a gol attığında adeta yas tutan Sergen Yalçın parayı Malatya’dan alıyor ama Beşiktaş’a hazırlanıyor. Ben Malatyaspor yönetimi yerinde olsam Sergen Hoca’ya bir iyilik eder ve onu boşa çıkarıldım ki, Beşiktaş’ı daha rahat beklesin!
Gole sevinmeyen hoca olur mu? Başka bir yere aitsen, bırak git onun tribününde otur kardeşim.
Peki... Fenerbahçe kaybeder ve Ersun Yanal’ın bileti kesilmesi gerekirse kim gelecek teknik direktörlüğe?
O saatten sonra hiç düşünmesin Fenerbahçe... Beşiktaş maçı ile tüm ümitlerini kaybederse, düdüğü Emre Belözoğlu’na emanet etsin. Aktör- yönetmen oluyor da Hoca- futbolcu niye olmasın. Zaten Ersun Hoca şaşırdığında, paniklediğinde, dövündüğünde sahanın kontrolü onda. Olay resmiyet kazanır, kimse itiraz edemez.
Fenerbahçe de meçhul bir Fransız bulsun diye yeniden Comolli’ye talim etmez. Hem parasını korur hem umudu olur; yeni bir hoca yaratıp kırk yıl tepe tepe kullanacak diye.
Derbi’de bir yumurta kırılacak...
Kırılandan artık omlet bile olmaz!
Kim mi?
Bana Abdullah Avcı gibi geliyor açık söylemem gerekirse.