İki elin parmakları kadar siyasetçiyi, bir elin parmakları kadar bürokratı, birkaç patronu ayırın; kulüp başkanları ile yarışacak popülariteye ve kitleleri yönlendirebilme gücüne sahip kimse bulamazsınız bu ülkede!
Denemesi bedava:
Rastladığınız beş kişiye önce TBMM Başkanı’nın adını sorun, sonra üç büyüklerin başkanlarını... Veya Tarkan “adım yazan bilekliklerden alın” desin; bakın kaç satacak!
Tanıdık yüzler vardır, gücü yoktur. Gücü vardır popüler değildir... Allah ikisini birden kulüp başkanlarına nasip etmiş bu topraklarda.
Yani... Halk içinde muteber kimse yok “başkan” gibi!
İyi de... Heba ediliyor bu kapasite.
O zaman; olmaya başkan kulüpte, bizimkiler gibi!..
Hani hepsi “kulüp için yapmayacağım yoktur” diyor ya!.. Maliye müfettişinden beter UEFA takibinde “bir yudum gelir” için kıvranacaklarına, çıksınlar reklamlara en az birer Van Persie’yi bedava getirsinler.
Aziz Yıldırım Egea reklamında “jipimi garaja koydum, bundan çok memnunum” diyebilir pekala.
Fikret Orman baretiyle Toki veya Ağaoğlu reklamlarında konut satışını zıplatabilir.
Dursun Özbek mobil servis sağlayıcı tanıtımına cuk oturur... “İnfantino’yu bedava arıyorum” der mesela.
Biraz abartmış olabilirim ama benden söylemesi... Şu “zor günlerde” fedakar başkanlar için düşünülmeyecek konu değil.
Lakin “reklam veren” denilen sermaye, necip milletimiz kadar hoşgörülü değildir. Onların “marka değeri” futbolunkine benzemez. Reklamın önü arkası, yıldızın “duruşu” da önemlidir.
Fikret Orman tam da prodüksiyon kanallarda dönerken çıkıp “Torku Konya maçına Konya nüfusuna kayıtlı hakem istemiyoruz” türünden paranoyalara girerse, feshedilir sözleşme... Yahu anası bir yeri ziyarete gittiğinde, uçakta, minübüste doğan var!..
Geçtik... Konya’da Beşiktaşlı yok mu? Ne malum Yaşar Kemal Uğurlu’nun öyle bir aileden olmadığı? Kaldı ki, hakem Ankara’da doğmuş. Bu işlere giren sağlam çıkabilir mi?
Hele Türkiye’nin hakemlikteki son noktası Cüneyt Çakır’ı “istenmeyen adam” ilan ederse, Fikret Ormanlı kampanya kesin durdurulur.
Üstelik reklam veren haklı olur!..
Ya tüketici reklam yıldızı için “maldan anlamıyor” gibi fikir geliştirirse?
Range Rover’ı ile özdeşleşmiş Aziz Yıldırım’ın Egea raklamı gümbür gümbür giderken Şükrü Saracoğlu’nda Süleyman Seba’ya küfredenleri duymazdan gelip, itirazı olan Beşiktaş’a “derbi yenilgisini gargaraya getirmeye çalışıyorlar” teşhisi koyarsa ne olacak peki?..
Kampanya baş aşağı...
Yahu, aynı statta sadece zaman farkıyla- Alex’e küfredenlere de Alex’e sevgi gösterisine bulunanlara da hakaret etmiş bir başkan olarak, gelmiş geçmiş ve vefat etmiş en saygın kulüp başkanlarından birine yapılan haksızlığı “ama”sız kınamak bu kadar zor mu? Kim inanır artık Egea’yı gerçekten sevip sevmediğine?
Yandı gülüm keten helva!
Dursun Özbek, o sakin, akil ve hesabını kitabını bilen tavrıyla servis sağlayıcıya çok büyük katkı yaparken -anlaşılamayan nedenle başarılı bir şekilde- bir yıl Avrupa’dan kapı dışarı edildiği bombası patlayınca, yarısı gitti reklam yıldızının.
“O kadar kötü durumda değiliz” diye yıldız transfer etmişliği var çünkü.
Hesap kitap hak getire.
Diğer yarısı da alay-ı vala ile aldığı Mustafa Denizli gibi bir kariyere yarım ağızla da olsa “kal” bile diyemediğini itiraf ettiğinde gider... Bir gün canım dediğine ertesi gün canın çıksın hesabı.
Telefon abonesi eksiye mi geçsin servis sağlayıcının?
Demem şu ki; iki elin parmakları kadar siyasetçi, bürokrat ve patron dışında popülarite ve kitleleri yönlendirebilme konusunda zirve yapmış kulüp başkanları, güçlerinin ve tanınmışlıklarının bedelini çok ağır ödüyorlar zaman zaman.
Aslında hepsi en az bizler kadar akıllı, vefalı iş bilen insanlar... Sandığın gözü kör olsun; bile bile saçmalıyorlar.
Bir inansalar “hayır” deyip saçmalamayı reddettiklerinde çok daha güçlü ve popüler olabileceklerine... O zaman futbolun pek çok sorunu kendiliğinden çözülecek.
Bu arada “reklam” işini unutmasınlar.