Diyelim ki, bir milyon üye ile dört milyon Yandex’linin paralarını koyacak yer bulamamış, Robben’i de almış Fenerbahçe, İbrahimovic’i de... Hadi Messi de benden olsun!
Cümbür cemaat Kayseri’ye gitmişler... Pazar günü hocadan taktiği almışlar, sahaya çıkmışlar.
Ne yaparlar?
Hiç... Maç bittiğinde muhtemelen Pereira’nın üstüne yürürler, o kadar!
“Kardeşim, senin bizi rezil etmeye ne hakkın var”!..
SKANDAL TAKTİK
Neden mi?
İstediği kadar futbol üstadı olsun, üç-dört kişi ile oynanmaz bu futbol.
Saha büyük, alanlar geniş, üç-dört adam sahada kaybolur.
Geriden onlara atılacak top yok ki oynasınlar. Yardım edecek, bağlantı kuracak kimse yok ki... Arkada altı kişi ayakları ceza sahası içinde savunma yapıyorlar. Orta sahadan ötesi mayınlı arazi sanki... Peki aptal mı bu gerideki adamlar?
Futboldan bihaber mi? Deli mi, divane mi? Hayır... Aldıkları “emir” öyle olmalı.
Pereira “sakın ha” demiş savunma kanatlarına... “Yirmi metre gittiğinizi görmeyeceğim”!
Ön liberolar’a ceza yayının oraları işaret edip “yeriniz burası” diye belletmiş.
“Terk edeni telef ederim”!
Top rakipteyken de müthiş bir taktik icat etmiş; “ip gibi dizilin”...
NE SÖYLEDİ, NE YAPTI?
Nereden biliyorum Pereira’nın direktiflerini? Kendi fikri olmasa önünde bu skandal yaşanırken, sonuçlarından sadece ben değil herkes sıkılmışken bağırıp çağırmaz mı kenardan?
Bakıyorsunuz, memnun adam. Diyeceksiniz ki, yapmıştır hesabını, uluslararası bir teknik direktörden iyi mi bileceksin!..
Bilemeyiz tabi.
Ama eksik gedik bir hafızamız var hâlâ!
Aynı Pereira Türkiye’ye ayak bastığında her takımı “hücum manyağı” yapacağından dem vurup, futbolun tempolusunu, agresifini, gollüsünü sevdiğini ballandıra ballandıra anlatıyor, bizi de ümitlendiriyordu.
Ümitlenmekte haklıydık.
Pereira’nın tarif ettiği oyuna fena halde uygun adamlar da vardı Fenerbahçe’de... Kapasite de... Seyirci de... Misyon da... Vizyon da... Eh; hoca da aynı fikirdeyse, “mesele yoktu”.
Bekle bekle, sonuç bu.
İki şutla maç bitiren bir Fenerbahçe. Önde ayrı bir takım, arkada ayrı.
FUTBOLCULAR İYİ DAYANIYOR
İşin acı tarafı, kaza falan değil bu durum. Planlı sefalet. Futbolda taammüden cinayet.
İnanılacak gibi değil... İster istemez insanın aklına komplo teorileri düşüyor. Yahu bu Pereira “kumpasın” sahadaki izdüşümü olmasın sakın. Paralel mi ne!..
Şakayı bırakalım...
Derhal Pereira’ya doğma büyüme Fenerbahçeli bir yardımcı lazım. Mümkünse kişisel hırsları düşük seviyede, Fenerbahçe sevgisi zirvede, komplekssiz, çelebi, bilge bir görev adamı.
Kabul etmez mi Pereira?
Mırın kırın yapabilir ama bayılır, inanın... Bırakın Pereira’yı, birkaç kere maça gitmiş ortalama zekada bir adam bile şu takımın kalitesi ile verimini karşılaştırdığında “ben nerede hata yaptım” der.
Futbolcuların nasıl dayandığı ise ayrı mesele... Zaten Fenerbahçe sahada ne kadar futbol dışı saçmalık yaşıyorsa, sebebi bu tuhaflıkta.
KOVMADAN ÖNCE...
Belli ki Pereira çıkmaz bir sokakta. Yola onsuz devam etmeden önce elinden tutup çevirecek biri lazım.
Pereira ile devam edilecekse, üstten direktifle değil dostluk ve şefkatle yanlışlarını izah edebilecek biri gerekli.
Çünkü Fenerbahçe’yi hiç anlayamadı. Ligdeki rakiplerini hiç tanıyamadı. Fenerbahçelilerin hafızasına saygı duymadı. Başına neler gelebileceğini kavrayamadı.
Laf salatasıyla zaman kazanma taktiğinin de sonuna geldi.
Eğri oturup doğru konuşalım... Ya kovulacak, ya düzelecek; üçüncü seçenek yok.
Ona bir dost lazım... Yardımcı ama önce dost. Sohbet ederek nerede, nasıl bir ortamda olduğunu, beklentileri falan öğreneceği biri.
Kabul etmezse ne mi olur?
Valla en başta kendisi, hepimiz kurtuluruz bu varlık içinde yokluktan.
ZARARI SADECE F.BAHÇE’YE DEĞİL
Dikkatinizi çekerim; üç haneli milyonlarla yatırım yapılmış Fenerbahçe’nin elindeki Dünya yıldızlarıyla PTT Ligi deplasman takımı kıvamında oynaması sadece Fenerbahçe’nin felaketi değildir, futbolumuzun kalitesi ve marka değerini de dinamitlemektir.
Yayıncı kuruluştan, rakip kulüplere kadar pek çok kurum ve kişinin ekmeği söz konusu.
Sayın Aziz Yıldırım’ın yakın geleceğine etkisini söylemiyorum bile... Bırakırsa, gözyaşları ile mi gidecek? Kalırsa “önce şu işi düzelt” diye mi kalacak?
Anahtar Pereira.
Bu devasa sorun bir tek Pereira’ya emanet edilemeyecek kadar önemlidir. Düzeltmek için yardımcıdan başlayarak her yol denenmelidir.
Ne yazık... Robben’i, İbrahimoviç’i alma hayalleri kuran Fenerbahçe, iki ay içinde kimi göndereceğine karar vermek durumuna gelmiştir.
Beşiktaş, Güneş’in vicdanında aklanamadı!
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş bizden şikayet etmiş!.. Yani medyadan.
Konuşmayınca yanlış yazdığımızı, konuştuğunda da yanlış anladığımızı söylemiş kısaca.
Aristo gibi köşeye sıkıştırmış, bize sersemlikle kötü niyetlilik arasında demokratik seçenek sunmuş!
Haklıdır... Bizim meslektaşların biraz uydurma biraz da abartma huyları vardır her zaman.
Lakin medyanın panzehiri, çeşitliliğinde... Yanlışı her an düzeltme imkanı bulabilir insan.
Oysa Beşiktaş teknik direktörü bir tane!..
Yanlış da söylese, soracak başka Beşiktaş teknik direktörü yok ki.
Mesela sevgili Şenol Hoca’mın şike davası “beraat” kararı ile sonuçlanınca verdiği beyanatı ele alalım.
Ne demişti sayın Güneş:
“Kanunen aklama olabilir ama vicdanen bunun yanıtı yok”!
Neden?
“O zaman da bir karar verildi ve doğru deniliyordu. Şimdiki karara da doğru deniliyor. Hangi kararın doğru olduğu belli değil”.
İyi de tek muhatabı Fenerbahçe ve başkanı Aziz Yıldırım değil ki o davanın... Beşiktaş’a da vardı suçlama ve Beşiktaş ile yöneticileri de aklandı.
“Beşiktaş teknik direktörünün vicdanı bu aklanmayı kabul etmiyor” sonucu çıkmaz mı bu açıklamadan?
Medya mensubu olarak yine abartıyor muyum diye sordum kendime... Hayır... Sadece ben çıkarmamışım bu sonucu; Beşiktaş Başkanı Fikret Orman da aynı kanıda olmalı ki, Şenol Güneş’in sözlerine pansuman yapmak zorunda hissetmiş kendisini:
“Mahkeme, Beşiktaş’ın suçsuz olduğuna karar verdi”.
Biz biliyoruz sayın Orman... Siz teknik direktörünüzü ikna edin önce.
Siz ilk günden beri arkadaşlarınızın suçlu olduğuna inanmayabilirsiniz, Beşiktaş şike davasına gerçekten kenar süsü yapılmış olabilir... Lakin sportif anlamda Beşiktaş’ın ilk adamı aksini söylemektedir.
Sahi... Ne olacak şimdi sayın Güneş.
Siz temiz bir insansınız.
Keşke şike davasına karışmış bir kulübe hoca olmasaydınız!
Yaptınız bir hata... Peki aklandığı halde inanmadığınız bir kulüpte niye duruyorsunuz?
Gelelim masanın öbür tarafına:
Beşiktaş, şike yaptığına vicdanen inanan bir teknik direktörle ne kadar yürüyebilir?
İşte sayın Şenol Güneş, bu soruları da sadece medya sorabilir.
Hatamız varsa, düzeltin lütfen.
Ama haklıysak, zaman zaman saçmalayanın sadece medya olmadığını kabul edin; bitsin.