Fenerbahçe’nin “eşi benzeri görülmedik” bağış kampanyası başlamak üzere...
Eşsiz ve benzersiz olması sadece beklenen muazzam rakam nedeniyle değil... Bazı “yap işlet devret” modellerindeki gibi “garantili” olmasından!
Kim katılır kim katılmaz, henüz belli değil ama kampanya sonucu toplanacak para garanti!
60 milyon dolarlık UEFA açığına 30 milyon yeni transfer kaynağını ekleyin; yarım milyar lira eder...
Yeter... Allah bereket versin.
HHH
Yaratılan imaj bu. Doğmamış çocuğa don biçmeyi de geçtik, diploma vermek gibi bir şey!
İster bilerek... İster kasıtsız... Ama istisnasız, Fenerbahçe kampanyasından bahseden her haberin, her yorumun, her mesajın alt metni böyle.
Sanki kampanya bitti de paralar sayılıyor!
İşe yarıyor!.. Kampanya başlayacak, Fenerbahçeli geriniyor, esniyor. Pek uyanmadı.
Okuyorum, konuşuyorum ve adım gibi biliyorum ki, “cici parama dokunsam da dokunmasam da 500 milyon zaten kasada” hesabı yapılıyor pek çok sarı lacivert şapka altında.
Nasıl olacak o?
Başkanın soyadı Koç’sa gerisini sorma.
HHH
Ayıptır ya... Milyonların bir kişiye yaslanmasına bu kadar bariz örnek, görülmüş duyulmuş şey değildir. Bir bakıma Ali Bey’den başkanlığın diyetini istemek anlamına gelir ki, Fenerbahçe başkanlığının satılık veya kiralık olduğu sonucuna kadar götürür zihin cimnastiğini...
Fenerbahçe’yi götüreceği yer ise daha vahimdir.
“Katılmasak da Ali Başkan denkleştirir gerisini” fikri, Fetö’nün niyet edip Fenerbahçeliye yediremediği operasyonun nihai hedefi gibi:
Sonuçta, Fenerbahçe dayanışmasını seyreltip kitlesel gücünü yok etmek demek...
HHH
Para bulunur ama aynı amaç için fedâkarlık yapma, dayanışma, kucaklaşma çok zor.
Bir yanda kasaya cebinden para koymak için yöntem icat etmeye çalışan bir başkan olacak, öte tarafta çabaları destekleyeceğine uzaktan seyreden veya zırnık vermemek için parazit yapan kalabalıklar.
Bu da ikinci gerçek...
“Kızgınım katılmayacağım”!
Elektronik alemin yarısı bu yolda; çünkü söylemesi kolay ve kârlı.
“Zaten elimi cebime atmadığımı kim bilecek” uyanıklığı.
Sen bileceksin kardeşim, yetmez mi?
Ve asla suçluluk duygunu yenip eskisi gibi sahiplenemeyeceksin sevgilini, bu kampanyaya bütçen çapında bir şeyler vermezsen.
İşte kampanyanın bir numaralı düşmanı bu zihniyet.
HHH
Açık söyleyeyim, maksadım Fenerbahçe Bağış Kampanyası’nı daha başlamadan gevşetmek, sulandırmak değil... Tam tersine, bazı Fenerbahçe taraftarlarının “Ali Koç garantisine” yaslanarak çocukça kaprisler içinde olduğunun altını çizmek.
Evet... Fenerbahçe’nin futbolundan puan cetvelindeki durumuna, sportif direktöründen çöpe atılan transfer paralarına kadar hoşnut kalmadıkları bir şeyi öne sürüp elini cebine götürmeyeceğini deklare eden pek çok Fenerbahçeli var piyasada.
Tabi onlara kanaat önderliği yapanlar da...
Gerekçeleri haklı ve mantıklı olabilir.
Verilmeyen bağışlar da Ali Koç tarafından telafi edilebilir.
Ancak, kampanyadan uzak duran her Fenerbahçeli aslında sevgilisine kazık atmak gibi kendisi ile kadim kulüp arasına mesafe koyduğunu, sevgilisi uyanmasa bile yaşamdan tat aldığı bir beraberliği bozduğunu bilmelidir.
HHH
Kimse ceketini satıp vermesin tabi...
Ama katılmadığı kampanya için gerekçeler üretip akıl çelmesin.
Ali Bey’in paraya ihtiyacı olmayabilir, desteğe acayip ihtiyacı var.
Çünkü “peşinatın” çoğunu tüketti.