Memlekette seçim/ geçim derdi, şampiyonluk yarışında “uzak ara” puan farkı derken, vatandaş derbiye ilgisini kaybetmiş, yöneticiler tırsmış/susmuş, teknik direktörler takımı sürüp kulübeye saklanmış...
Futbolcular “mecburen” olaya el koydu!..
Denetimsiz güçten ne çıkar?
Orman kanunu!
***
Böyle derbi görülmedi; iki tarafın da taktiği “içinden geldiği gibi”!
Başta yabancılar (Meireles hariç), tüm futbolcular gençliğini hatırlamış olmalılar... Yerliler de onlara uydular. Mahalle arasında top peşinde koşarken yaptıkları ne varsa, tekme/tokat, kavga/gürültü, tahrik etmek, alay etmek, intikam almak, hepsi derbide.
Neredeyse her 5 dakikada 1 sarı kart çıkarıyor hakem; durduramıyor.
Neden?
Kendisi başlattı çünkü... Önce “gereksiz müsamaha” ile.
Maçın beşinci dakikasında Emre-Eboue ve Meireles aynı anda çimenlerin üzerinde kıvranıyor hakem affediciliğini koruyordu.
Dokuzuncu dakikada ise yanına çağırıp ikaz etmeye çalıştığı Emre ve Eboue, onu dinleyeceklerine kavgaya devam ediyorlardı hakemin önünde.
O anda bitti otorite.
***
Hemen ardından gol ve aynı dakikada Sneijder-Gökhan gerilimiyle aleni hale gelen kasıtlı hareketler.
Zirvesi Emre’nin 40. dakikada oyundan atılması.
Derbi oynuyorsun... 1-0 mağlup durumda takımın Fenerbahçe.. Oyundan atılıyorsun ve hala Melo’ya “ben sana gösteririm” hareketleri yapıyorsun.
Yeter be Emre!
Ya Melo?.. O da dil çıkarıyor mahalle çocuğu gibi. “Nasıl attırdım ama” jestleri yapıyor Emre’ye.
Utanmaz Melo!
İkinci sarı kartla atıldığı 87. dakikada alkışlandı iyi mi?!..
Yahu bunları yöneten birileri yok mu kulübelerde, tribün için her şey “çıkar sağlamakta” mı başlayıp biter, derbisi buysa bu futbol nereye gider?
***
Oysa nasıl bilirdik biz derbileri?
İyi ya da kötü anıların masaldaki sihirli fasulye hızıyla boy verdiği münbit bir topraktı derbilerin oynandığı zeminler...
Destanlar burada yazılır... Kahramanlar buradan çıkar. Hayal kırıklığının tribünlerden taşıp memleket sokaklarını sarmasına 90 dakika yeter de artardı.
İster Süper Lig şampiyonluğuna abone ol, ister Avrupa’yı komşu kapısı yap, yılda en az iki kere futbolun büyük bilek güreşinde üstün değilsen hiçbir şeyin tadı yoktu...
İki şey yasaktı derbilerde:
Sorumsuzluk ile terbiyesizlik.
İkisi de tavan yaptı dün gece.
***
Yine de Galatasaray’ın galibiyeti kutlu olsun.
Bu maça Mancini’nin antrenmansız Drogba’yı koymaktan ve Selçuk’u yok etmeye çalışmaktan başka katkısı varsa ona da helal olsun.
Başta Drogba ve Sneijder, tüm yabancılar giderayak anlamışlar Fenerbahçe derbilerinin önemini...
Ama yanlış anlamışlar ki, yanlış tepki verdiler ve Fenerbahçe 10 kişi kalana kadar sindirmeyi, tahrik etmeyi tercih ettiler.
Centilmence değilse de işe yaradı.
Ondan sonrası çorap söküğü zaten.
Derbi hafızamıza gelince; ona karanlık bir sayfa daha eklendi sadece.