Öyle işkembeden sallamak kolay!..
Futbol zaferi kutlamalarında (!) bir günahsız balkonda iki kaşının arasından vurulunca “keşke kazanmasaydık” demekle çenesi ağrımaz insanın...
İki taraf birbirine girip sokaktaki garip kanlar içinde kalınca “oynamayalım bu futbolu” diye esip gürlemekle dil aşınmaz...
Harabeye çevrilen statlara, hurdaya çıkarılan belediye otobüslerine güneş gözlüğü arkasından taziye pozuyla bakarak “olmaz olsun böyle taraftarlık” nutukları çekmekten zarar gelmez.
Sıradan ve faydalı laflardır bunlar!.. “Olmuşun-ölmüşün” üzerinden “insani öncelik” sergilemek hem kolay hem de acayip reytingi var!
Peki, Galatasaray kulübü başkanı Dursun Özbek açık açık “ölüm tehditi aldım” diyor, bu vahim ötesi istihbaratı niye herkes yedek sigara gibi kulak arkası yapıyor?
Hala Sneijder mi gider, Bruma mı satılır, Lucescu’dan ne haber!..
Saldırı olmasını mı bekliyorsunuz kardeşim?
Yok mudur futbol kamuoyunu yaratan insanların, medyanın bir tepkisi.
Elbette siz koruyacak değilsiniz başkanı... Ama kamuoyu tavrı diye bir şey vardır ve müthiş caydırıcıdır. Mesela, Fatih Terim ile Arda arasındaki bilek güreşinde bol keseden gösterdiğiniz bu tepkiyi niye esirgiyorsunuz koskoca camiaların başkanlarının canına kast edilirken?
Galatasaray kulübü başkanı korumayla gezmek, Fenerbahçe kulübü başkanı zırhlı arabaya binmek zorunda kalmışken “keşke milli maçı kazanmasaydık da vatandaşımız ölmeseydi” diyenler nerede şimdi? Nerede yaralı vatandaş için göz yaşı dökenler?
Geçtik tavrı... Dursun Özbek için “azmettirici” volümü biraz kısın bari.
O da yok.
Hatta tam tersine, onu tehdit eden manyağa gerekçe hazırlıyorlar sanki.
Yahu başarısız bir sezon geçiren ilk başkan mı Dursun Özbek? Diğerleri gibi ya bırakır ya da durumu düzeltecek girişimlerde bulunur.
Belli ki bırakıp gitmeyecek.
Ne yapıyor peki?.. Futboldaki hatalarından geri adım atıyor. Hem de yüreğine taş basarak.
Ben de diyordum “bu ne tesadüftür ki, Allah iki evlat vermiş Özbek ailesine biri Galatasaray başkanlığı için diğeri Galatasaray sportif direktörlüğü için yaratılmış”!..
Geri çekti işte kardeşini...
İgor Tudor hata mıydı?.. Evet.
Ona sahada Apaçi gibi saldıran futbolcu lazımdı, Galatasaray’dakilerin hepsi reislik mertebesine erişmiş “Oturan Boğa”ydı...
Riekerink döneminde “fiili sportif direktör” yapılan Sneijder ve çetesi randıman vermişti ama “futbolcu” aynı zamanda “karar alıcı” olursa, zaman içinde tüm uygulamaların futbolcuların rahatına evrilmesi kaçınılmazdı.
Doğal olarak futbolcu çiftliği gibi bir Galatasaray kaldı sezondan geriye.
İgor Tudor bu adamları “rahatsız edip uzaklaştırmak” için geldiyse, gelişi “hata değil” bir planın aşaması... Yok, hesapsız ve plansızsa; onu da düzeltmek fırsatı var Başkanda.
Şu anda Galatasaray mutfağında yeni bir yemek için malzemeler, kirli taslar tavalar, üstü başı lekeli çalışanlar var. Her yer berbat.
Ve şu anki durum tespitiyle “felaket tellallığı” yapılabilir.
Oysa bizim bakacağımız yemeğin lezzetidir. Hazırlanma aşamasında dökülüp saçılanlar değil. Geçen seneki gibi tabldot çıkarsa artık aşçı yetmez dükkan sahibi değişir; o başka.
Demem o ki, Dursun Özbek bu ligin tek başarısız başkanı değil. On-onbeş tanesinden biri.
Ne ölüm tehditi almayı hak etti. Ne de bu duruma sessiz kalan futbol kamuoyu ile medyayı...