Galatasaray henüz “bitti” demedi!.. Ama “Oh” da diyemedi.
Zaten nasıl diyebilir ki? Daha ligin ikinci yarısında ilkti Sivasspor maçı. “Eyvallah” demek için çılgın veya dargın olmak lazım. Tıpkı tribünler gibi.
Tribünlerde galip durumdayken bile kendi futbolcusunu yuhalayan, takımın moralini bozan, hatta somut olarak gol yemesine neden olan bir seyircisi var Galatasaray’ın.
Umut’u bitirdiler, ikinci yarının menüsü Burak. Yahu adama penaltı attırmamaya çalıştı tribünler. Bu ne tuhaf hayat?
Strateji, para, performans, hepsi bir yana; bu kadar mutsuz durumda olmayı hak ediyor mu acaba sahadaki Galatasaray? Maça gelince... Ligin dibindeki Sivasspor... Ve karşısına büyük endişelerle çıkan bir Galatasaray.
Kolay değil; şampiyonluk yarışındaki iki ezeli rakip de uzak ara.
Takviye mi lazım?..
Bekle biraz daha!
İnanılmayacak bir olay ama Galatasaray teknik direktörü Mustafa Denizli Sivasspor’a gıpta etmekteydi maçtan önce! Çünkü Galatasaray iki transferde takılmış, iyidir-kötüdür rakibi ne istediyse almıştı.
Ve Denizli ile takımdan hem arayı kapatması, hem güzel futbol oynaması, hatta şampiyon olması bekleniyordu. Yapmaya çalışsa, tribünler müsaade etmiyordu.
Böyle bir huzursuzluk ve öz güven eksikliği içinde girdi ligin ikinci yarısına Galatasaray. Bakalım nasıl çıkacak!
Evet, Galatasaray daha ilk 45 dakikada iki fark yaptı Sivasspor’a. Ama Galatasaray’ın sahadaki en iyi futbolcularından biri kalecisi Muslera, diğeri stoperi Denayer...
Galatasaray ilk devrede iki gol atarken onlar üç gol kurtardılar. Yani, sahadaki futbolda skor tabelasındaki kadar keskin bir üstünlüğü yoktu Galatasaray’ın. Temposu da futbolu da vasatı aşamadı.
Farkın kaynağı yine Sivasspor’du. Çünkü ilerideki dört adamı asla geri dönemiyor ve Sneijder’in paslarıyla baskın pozisyonlara girebiliyordu rahat rahat. Burada Sinan Gümüş’e ayrı bir parantez açılmalı. Kupa maçlarındaki performansıyla Mustafa Denizli’ye Yasin’i kestiren Sinan, aynı temposunu korudu maçta. Bir penaltı yaptırdı, bir gol attı. Savunmada da o vardı, mücadelede de.
Galatasaray kazanarak başladı. Ama öz güvenini kazanması maç kazanmasından zor olacak. Her hafta bu gerilime katlanmak için sağlam sinirler lazım ki, ne tribünler sahip ne de futbolcular...
Galatasaray’ın ezeli rakiplerini Pembe Panter adımlarıyla değil Aslan gibi izleyebilmesi için tribünlerden yönetime kadar herkesin sahadaki futbolcular ve Denizli kadar çabalaması lazım.