Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tribünden atılan çakmak Burak Yılmaz’ın içinde baskılanan yangını dev alazlara çevirecek kadar ateşlemiş olmalı...
Adeta volkan. Yaktı kavurdu.
Rize deplasmanından sonra yüzünde haklılığını belgeleyen yara iziyle püskürdü:
“Bu da mı ofsayt hakim bey” tiradını Yeşilçam tarihine ve yüreklere kazıyan, sahneyi hatırladıkça hala içimizi cızlatan rahmetli Sadri Alışık gibi, futbolumuza ve futbolseverlere tabi ki, sıfat babası medyaya- unutulmayacak bir “ikaz” gönderdi:
“Bana müstahak gördükleri hırsız lafı çok ayıp”!..
Haklı...
“Hırsız”altından kalkılması zor yakıştırmadır.
Hele “genel kanı” şeklindeyse.
Hayatını da kariyerini de bitirir adamın.
“Emek hırsızı”, “puan hırsızı”, “ekmek hırsızı” her ne haltsa gelir, bir tek başlıkta anılır:
“Hırsız”.
O zaman...
Numaradan kendini yere atan futbolcuya “hırsız” yakıştırması kastı aşan yorum değil mi?..
Hem de mis gibi “oyun etmek, tuzağa düşürmek, yanıltmak, aldatmak hatta iğfal etmek” gibi kelimeler varken.
***
Diğer yandan...
Sevimsiz midir numara yapıp penaltı peşinde koşmak?
Evet...
Biraz ayıp kaçmaz mı? Dürüstçe oynaya yazık olmaz mı?
Elbette.
Burak -çakmak yüzüne gelip yere düşesi hariç- vakti zamanında bol bol yapmamış mıdır bu uyanıklığı?
O da doğru.
İşte ona “hırsız” diyenlerin, belki de başka bir amacı vardır:
“En ağırından girip, üzüp, kötü alışkanlığından vazgeçmesini sağlamak”!
Bu yöntemin, yüzünde yara iziyle “hırsız” yakıştırmasına tepkisini koyan Burak Yılmaz’da işe yaradığını söyleyebiliriz pek ala...
Artık “beleş düdük” peşinde koşmasın da... Varsın, eski hikayeleri temcit pilavı yapanlara istediğini söylesin.

Haberin Devamı

KASIMPAŞA KASTI AŞTI
Emre Belözoğlu’nu uyarmış, “dayandığın ağaçlar fırtınayla sallanıyor, artık dokunulmaz değilsin” demiştim!..
Anlamadı...
Sağa sola küfürlerini sürdürdü.
Kasımpaşa gibi onu seven, gözeten ağabeylerinin de yer aldığı yönetimden bile vetoyu yedi sonunda!
Hem de Milli Takım’la birlikte:
“Kasımpaşa, tesislerini içinde Emre var diye Milli Takım’a kapattı”.
Anlıyoruz ki, yabancısı olduğumuz bu ilişkilerde, “dostluk” da “düşmanlık” da ölçüsüz ve amansız.
Üstelik sırt sırta.
“İntikam” ve “kötü duruma düşürmeyi amaçlayan” böyle bir karşılık fazla değil mi sevgili Kasımpaşa? Emre’yi Milli Takım’a havale edip kamuoyu önüne atmak kastı aşmadı mı?
Öncelikler çiğnenmedi mi?
Emre mi önemli, Milli Takım mı?
Birey mi, ay yıldız mı?
Önce Beşiktaş, sonra milli takım; ne sanıyorsunuz siz tesislerinizi ya?

Haberin Devamı

UEFA İbrahim Hacıosmanoğlu’nun “kirli” listesinde

Trabzonspor Başkanı en doğrusunu yaptı; UEFA’nın bile şike ilişkilerini tespit etti, “bizde hakem ayarlanıyorsa Avrupa’da da ayarlanıyor” dedi.
Örnek; Juventus maçındaki 6. hakem.
Evet... Sadece şike sürecine tepki olarak seçilmiş ve tek görevi Trabzonspor Kupası’nı geri almak olan bir başkan, Fenerbahçe davası “Paralel Yapı” nedeniyle tavsayınca çıtayı yükseltmek zorundaydı.
Türkiye’yi “ahlaksızlardan temizlemek” yetmez, eli değmişken Avrupa’yı da temizleyiverecek sayın Başkan.
Başkan’a inanmış Trabzonsporluların yüreğine kuvvet.
Hadi hayırlısı.

Haberin Devamı

Ordİnaryus Azİz Yıldırım

İnanılmaz... Bu işlerin piri olmuş Aziz Yıldırım.
Dışarıya yarım haftalık bir gövde gösterisi, içerde bir saatlik kulak çekme ve en yakın rakibiyle puan farkı “6” Fenerbahçe’de...
Kim bilir; belki de bu becerisi yaktı onu vakti zamanında!
Baktılar ki, Federasyon’dan isterse hakkını alıyor.
Hocasını istediği şekle sokuyor.
Futbolcularına 29 harfi kullanarak doping yapıyor...
Rakiplerin kimyasını bile bozuyor...
“Kıyas yoluyla mantık” ne diyor?
“Yetmezse ve başka yolu varsa, onu da yapar bu zat”; değil mi?
“Garanti şike de yapmıştır”dediler işte.
Dileyen dilediğine inanır.
“Yapmadım” diyor ve en azından yakalayanların
“foyası” her gün boy boy çıkıyor.
Günahı boynuna.
Amma.
Ters köşe, tersini de düşündüğü için bu isimde!
Federasyonlardan istediğini alabilen, hocalarını istediği kıvama getiren, futbolcularını neredeyse zorla oynatabilen bir başkan, üstelik her zaman ülkenin en iyi veya ikinci en iyi kadrosuna sahip bir başkan niye şikeye tevessül etsin?
Bu da bir mantık değil mi?
Gerçi, sınırları zorlayarak yapılan
mücadelelerde zaman zaman ölçüyü kaçırmak da kaçınılmazdır.
Fenerbahçe de yapmıştır ve hâlâ
yapıyor.
Son örnek; “ligden çekilirim, havuzdan çıkarım” tehditi.
Daha ne istiyorsun mübarek?
Böyle lig bulmuşunuz... Lafınız geçiyor, arkanızda milyonlar, rakipler sersemleşmiş, güçse güç... Başbakan’a rağmen koltuğunda oturan başkanınız var Kanarya Sevenler Derneği Başkanı seçilirken bile Ankara’dan icazet istenen bu ülkede...
Nereye çıkıyorsunuz?
Daha iyisi varsa hiç durmayın.