“Futbol seyirci kaybediyor” mu dediniz?.. Bırakın seyirciyi, Süper Lig’in futbolcuları bile seyretmiyor Süper Lig’i!..
Mesela Fenerbahçeliler... Kesin izlememişlerdir bir gün önceki Trabzonspor-Beşiktaş arasındaki derbiyi.
Yahu sinemaya gidiyorsunuz, film güzelse etkisi geçmiyor ertesi güne kadar. Beşiktaş’a, Trabzonspor’a alıcı gözüyle baksalar, böyle mi oynarlar?
Biraz özenir, biraz üzülür insan... Biraz kendini toplar. Öğrenir veya benzemeye çalışır hiç yoksa.
Gerçi Advocaat unuttu ve hiç adam değiştirmedi ama yedek kulübesi bile milli Fenerbahçe’nin... Hepsi yetenekli adamlar. Çoğu uluslar arası... Seyirci varmış, yokmuş ne umurları!
Allah ne verdiyse oynayacaklar!
Ama öyle olmuyor işte...
Seyircinin onda bire düşmesi “sebep” değil “sonuç” Fenerbahçe dramında. Bu düşüşün nedeni, takımın düşmesi. Gerisi fasit daire gibi. Birbirini besleyen ve dönüp duran olumsuzluklar.
Kadıköy’de Akhisar Belediyespor maçına tribünden bakan çok az kişi ve ekran başından izleyenler bu düşüşün birinci elden şahidi.
Akhisar kolay gol yiyen, defansı aksayan bir takım. Üstelik orta sahasına bakınca Kadıköy’e “kazanmak” için gelmiş gibi.
Yani işi kolay değil mi Fenerbahçe’nin?
Hayır... İlk yarının başında Akhisar baskın. Çok iyi alan daraltıyorlar top Fenerbahçe’deyken, orta sahada dönen topları topluyorlar. Fenerbahçelileri ceza yayının ötesine geçirmiyorlar.
Peki Fenerbahçe’nin çoğu yıldız kategorisindeki futbolcuları ne yapıyor?
Onlar ilginç bir şekilde durgun... Sanki bıkmışlar futboldan. Arada sırada Van Persie katılıyor oyuna, rakip izin verirse Lens, aklına eserse Aatıf, alan bulursa Alper... Ama asla aynı zamanda oyunda yoklar.
Wiel ve Hasan Ali de kanatları kullanamayınca bir tane bile akını doğru dürüst sonlandıramayan, kaleye hiç isabetli şut çekemeyen bir Fenerbahçe var ortada.
Seyir zevki yok. Heyecan yok. Fenerbahçe’nin akan ve rakip kalede biten bir tek hücumu yok. Akhisar’ın 3-4 tane...
O kadar uzak ki golden Fenerbahçe; devreyi 1-0 galip bitiriyor ama o golü de Lopez atıyor kendi kalesine.
Akhisar, Fenerbahçe’nin bu halini görünce Kadir’i çıkarıp santrfor Cikalleshi’yi de alıyor ikinci yarı. Belli ki, bu Fenerbahçe’yi devireceğini hesaplamış. Dört dakika sonra penaltı ile haklı olduğu ortaya çıkıyor. Peraltıdan sonra da önde topu tutabiliyor Cikalleshi hamlesi ardından Akhisar. Oyuna biraz seyir zevki geliyor.
1-1’den sonra artık klasik hale gelen, çok geç ve çok güç gerçekleşen “Fenerbahçe reaksiyonu” bile giremiyor devreye...
Sadece bireysel ve aralıklı parlamalardan birinde Souza’dan Fenerbahçe’yi galibiyete yükselten gol geliyor. Devamında gol yememek için uğraşan bir Fenerbahçe.
Ve en sonunda yine bireysel bir gayretle ve bu maçın hiç hak etmediği şekilde Lens’in attığı üçüncü gol, ki sebebi o sırada Akhisar’ın beraberliği araması.
Forması kazandı derler ya; aynısı.
Bu mudur yani on binlere ikram edilecek futbol?
Beş bin bile çok size.
Seyirciye gelince... Sahi kaç kere doldurdu onlar tribünleri. 2 mi 3 mü?.. Ve hepsi de Fenerbahçe çok güçlü bir rakiple oynarken.
İnsan düşünüyor bazen... Akhisar gibi Fenerbahçe’nin kazanma ihtimali kuvvetli bir rakibe talep göstermiyor Fenerbahçe seyircisi... Fenerbahçe’nin kaybetme olasılığını yükselten güçlü rakipleri kaçırmıyor. Sanki mağlubiyete şahit olmak istiyor.