Diyorlar ki, “Terim aday kadroyu neden bu kadar geniş tuttu”!..
Ne bileyim!.. Arda, Selçuk, Burak falan arada kaynasınlar diye belki!.. Ana sorunun etrafına başka sorgulanacak olaylar koyup dikkati dağıtmak da bir taktiktir.
Zaten çok önemli değil, sahaya 11 kişi çıkacak.
Beni asıl üzen kaçırdığımız fırsat!..
Bizi de davet etselerdi fena mı olurdu yani? Bir çaylarını içip giderdik. Bu furyada milli olurduk işte.
Aslında bize gelinceye kadar sırada Volkan Demirel var...
Daha ne yapsın adam Milli Takım’a yeniden davet alabilmek için.
Sustu; olmadı.
Arda’yı örnek alıp Terim’e gider yaptı; yine dışarda...
Bir de “iyi oynamayı” denese!
Neyse... Tek başına olmuyor işte.
Gidecek Fenerbahçe Yönetim Kurulu’na yardım isteyecek!
“Fenerbahçe düşmanı Terim” diye bir laf atacaklar ortaya, iş bitecek.
Fatih Terim şu sıralar tam kıvamında; Rüştü Reçber ve Oğuz Çetin’i bile çağırır takıma... Yeter ki, hedefe koymasınlar kendisini.
Peki, Ay-Yıldızlı takımda “büyük barışı” sağlayacak kişi Emre miydi?
Evet... Taraflardan biri “babası” öteki “kardeşi”.
Ayrıca, Terim ve Arda ile hiç tanışıklığı olmasa bile Emre’ye verilmeliydi bu görev.
Çünkü Emre futbolumuzdaki bir numaralı “geçimsizlik uzmanı”!..
Damdan düşen yani!
Gördüğünüz gibi işi şakaya vurmaya çalışıyorum.
Fatih Hoca ile Barcelonalı Arda’nın bize yaşattıklarından sonra bir araya gelmeleri hakkında sözünü söylemiş bir yorumcu olarak Milli maç ertesine kadar defteri kapattım çünkü.