Fenerbahçe maça beklenmedik bir tempoyla başladı. Agresifti. Konsantreydi. Futbolcuların vücut dili “kazanacağız” diye bağırıyordu sanki.
Daha ilk dakika dolmadan Gustavo’nun harika ara pasını Rossi karşı karşıya kaldığı kaleci Trapp’a teslim etmeseydi farklı bir hikayesi olabilirdi maçın.
Çünkü henüz maça girememiş bir Frankfurt vardı karşılarında. Hücumdan önce sahaya yerleşmeleri gereken ve sadece topun olduğu yerde baskı yapmaya çalışan rakip, hücumda derin ve geniş oynayan Fenerbahçe’ye teslim olmuştu ilk yirmi dakika.
Neden?..
Birincisi Mesut Özil bir efsaneydi Almanlar için. Hayranlıkları, rakip olduklarında korkuya dönmüş olmalı.
İkincisi… Süper Lig’de rakipleri karşısında zorlanan/zor kazanan Fenerbahçe’yi durduran bizim ligimizdeki sert oyun olmalıydı.
Mesela maçın ilk dakikalarında merkez stoper Jea Kim, Fenerbahçe’yi çıkarmak için üç Frankfurtlu futbolcuyu çalımladı, ancak dördüncüsü faul yaptı. Mesut, Valencia, Gustavo Süper Lige göre müthiş konforlu oynadı.
Ve Almanların korktukları Mesut Özil 10. dakikada önce direği salladı, aynı topu Valencia rakipten döndürdükten sonra kaleye yolladı. Gol o kadar milimetrik hesaplara dayanıyordu ki, kararı VAR verdi.
Fenerbahçe bir süre daha araya uzatılan topları Valencia ile buluşturarak gol aradı ama özellikle sol kanatta Ferdi’nin olumsuz katkılarıyla önce durdu, sonra geriledi, savunmaya geçti.
Daha doğrusu bir tek savunması düzenli kaldı Fenerbahçe’nin. İlk devre bitene kadar savunmanın ötesi tespih taneleri gibi koptu dağıldı.
Neyse ki, kazandıkları her topu sete çevirip Fenerbahçe kalesine inen Frankfurt’un ofsayt gibi bir alışkanlığı vardı.
Sonuçta Frankfurt bir Alman takımıydı ve Fenerbahçe dalgalanırken o makine gibi çalışmaya devam etti. 41. dakikada savunma arkasına atılan topu Rossi refakatinde süren Kosic’in al da at dediği pas ile Lammers skoru eşitledi.
Fenerbahçe henüz “olmadı” deniyor ya… Sebebi dakikalar içinde böylesine hızlı hüviyet değiştirmesinden. Baskı yapan taraftan baskı yiyen tarafa çok çabuk geçmesinden.
İkinci yarıya maçın başındaki kadar olmasa da daha düzenli ve compakt başladı Fenerbahçe ancak oynadığı futbolla galibiyet hayaldi.
Pereira olaya geç el koydu. Maçın bitmesine 15 dakika kala Ferdi, Valencia, Mesut ve Mert Hakan’ı çıkardı, Pelkas, Max Meyer, Berisha ve Muhammed’i sahaya sürerek adeta takımı yeniledi.
Keşke hiç yapmasaydı değişiklikleri. Soğuk adamların penaltısı sadece sahayı ısıttı.
Biraz baskı Fenerbahçe’nin 90. dakikada penaltı kazanmasına yetti ama sakatlıktan yeni çıkan Pelkas’ın vuruşu kaleciden döndü, Berisha gole çevirdi. Bu kez Berisha ceza sahasına erken girdiği için hakem golü vermedi.
Ardından gerilen sinirler, karışan saha, kartlar Vs…
Avrupa Ligi’ne deplasmanda bir puanla başlamak da iyi.