Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İnsanlık tarihinin en büyük komutanı Mustafa Kemal Atatürk, insanlık tarihinin en büyük devlet adamı olmaya adım adım yürürken 16 Mart 1923 tarihinde Adana Türk Ocağı’nda savaşı tarif etmişti:
“Hayat-ı millet tehlikeye maruz kalmayınca, harp bir cinayettir”...
Evet... Savaş kötüdür, acıdır ama yaşamak için yutulması gereken zehir zemberek bir ilaçtır gerek olduğunda.
Gün geldi, “hayat-ı millet” tehlikeye girdi, Türkiye’nin “bekası” gerektirdi, savaşıyoruz teröristlerle.
Savaşı kazanmak için cephe gerisinin önemini bilmeyen var mı?
Çok şükür Mehmetciğin fazlası var eksiği yok. Ama her askere kurşun kadar, karavana kadar şarttır manevi destek ile moral anavatandan.
Vefakâr kadınlarımızın atkı bere örmesi, dolma sarıp göndermesi neyse Futbol Federasyonu Yönetimi’nin Mart ayı toplantısını Kilis’e, çarpışmaların en yakınına, seslenme mesafesine taşıması da odur.
“Aklımız, kalbimiz sizde” mesajı.
Mehmetcik bilsin ki, fiziken orada değilsek ihtiyacı olmadığındandır, ruhen hemen yanı başında, şah damarı kadar yakın Türkiye... Futboluyla, sanatıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla, her şeyiyle...
Bunlar asil jestler. Kutluyoruz Federasyon’u...

Yüz kızartıcı UEFA denetimleri
Kulüplerin naklen yayın hakkı katlandığında “eyvah” demiştim; “borçlar da katlanacak altından kalkılmayacak hale gelecek”!
Ne yazık ki, haklı çıktım.
Bu saatten sonra temcit pilavını ısıtıp yönetimleri suçlamanın faydası yok.
Futbol bir sektör... Ekonomisi liberal... Kıyasıya rekabet var.
Bazılarının büyümesi, yanlış yatırım-hatalı üretim yapanların, iyi yönetilmeyenlerin silinip gitmesi, iflas etmesi kaçınılmaz.
Hatta kural!
Kabul edemediğimiz kısmı, hepsinin birden batakta olması.
İçimize asla sindiremediğimiz ise ekonomi kurallarının işleyip batık kulüplerin kepenk kapatması.
O yüzden bizim elimiz kolumuz bağlı... İçinde servet sahibi olmaktan sıfırı tüketmeye kadar seçenekler barındıran ekonomik özgürlükleri UEFA gelip kısıtlıyor işte.
“Devletcilik” yerine “UEFAcılık” var futbol ekonomisinde.
Mal ortada...
Sorumluluğu olmayanların yönettiği kulüpler, “verim ve kâr/zarar hesaplarında” kamu işletmelerinden daha beter hale gelebiliyor pekala.
Mesela Galatasaray...
Her gelenin gideni “israf ve hesap bilmezlikle suçladığı” genel kurulunda binlerce başarılı iş adamı, onlarca hesap uzmanı olan bu kadim kulüp, gidip UEFA muhasebecilerinden mali direktifler alıyor bugün.
Malını mülkünü satmış yine kendini kurtaramamış. Mazeretlerini sıralıyor ki, azar işitmesin ceza almasın. Önüne koyulan emirleri koltuğunun altına sıkıştırıp gelecek, uygulayacak. Arada uyanıklık edip biraz dışına çıkarsa yine hesap verecek.
Bu “dayanılamayacak bir aşağılama” değil de nedir Allah aşkına?
Bugün Galatasaray’a yarın başkasına.
Hepsi aynı durumda.
Birbirlerini geçmek için uğraşırken hepsi birden karizmayı çizdirip birkaç gariban UEFA mali uzmanına teslim ama alınmıyorlar. Hatta daha az zılgıt yiyen ötekilere tepeden bakıyor.
Kurtulun şu zilletten artık...
Olmaz, rekabet var!
Rekabette “UEFA’dan daha az fırça yemek” öne çıktı farkında değilsiniz!
Artık, Federasyon mu olur, Kulüpler Birliği mi, TBMM mi, birilerinin şu mali disiplin işini elinoğlu tarafından sigaya çekilip, aşağılalanıp, oradan emirler almadan burada, kendi içimizde halletmesinin zamanı gelip de geçmedi mi acaba?