Tarih 16 Eylül 1998... PKK azmış, Abdullah Öcalan Beka vadisindeki malikanesinden terörü yönetiyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş Hatay’a gitti. Kısa ve net konuşmasını “sabrımız tükendi” cümlesiyle noktaladı. Teröristbaşı hemen bavulunu toplayıp Suriye topraklarını terk etti, beş ay sonra Kenya’da paketlendi.
Neden yaptım bu hatırlatmayı?
Makamlar/rütbeler, bir yandan o makamın/rütbenin sahibi ile büyür ve şereflenir, bir yandan da arkalarındaki topyekun gücü temsil ederler.
Yani “sözü geçer” olmasında, “ağırlığında” bir arıza varsa, kabahat makamda/rütbede değil, oradaki insandadır... Ya hakkını veremiyordur makamın/rütbenin, ya da istediğini alamayıp arkasındaki büyük güce ayıp ediyordur her şeyden önce.
Fenerbahçe teknik direktörü ile hakemler arasındaki sorunda olduğu gibi...
Fenerbahçe Takımının “komutanı” sistemden, sistemi oluşturan kurul veya bireylerden şikayet ediyorsa, şüpheleniyorsa, kendi özeli değildir... Fenerbahçe adına düşünüp konuşuyordur, arkasında aynı fikirde Fenerbahçe vardır.
Fenerbahçe’yi yöneten gücün çıkıp aynı şeyi tekrarlaması gerekmez.
Hatta ayıp olur.
“Bizim komutana kulak asmadınız”dan başlar “bizim komutanın etkisine biz de pek inanmıyoruz”a kadar gider iş.
Ama maalesef Fenerbahçe’de durum aynen budur.
Benim iddiam değil... Aykut Kocaman söyledi!..
Hakemlere yaptığı uyarının üzerinden henüz üç gün geçmişken Gençlerbirliği maçını yöneten Mete Kalkavan için “hakem adeta siz kimsiniz” demiş Hoca’ya göre... “Meydan okumuş”...
Kime?
“Bize” diyor Aykut Kocaman ama akli dengesi yerinde bir hakemin Fenerbahçe’ye “sen kimsin” demesi, meydan okuması eşyanın tabiatına aykırıdır. Aykut Kocaman’ın tespiti doğruysa, olsa olsa kendisi için geçerlidir.
Öyle ya da böyle, Fenerbahçe Takımı Komutanı’nda “caydırıcılık sıfır” sonucu çıkıyor ortaya.
Nasıl emin olduk?
Çünkü bir gün sonra kocaman kocaman yakınmalar devam ediyor...
Ve Aykut Hoca’nın sözlerinin altını çizmek için devreye kulüp yönetimi giriyor. Ya da girmek zorunda kalıyor: Tabi bir basamak yukarıdan... Aynı lafları tekrarlasa hiç olmayacak. “Türk Futbolu dizayn edilmek isteniyormuş ve hakemler marifetiyle Fenerbahçe’ye komplo kuruluyormuş!”
Valla bu ülke öyle komplolar gördü ki, artık hiçbir iddiaya “asla” diyemez kimse.
Hele rakip takımların “hakem hatalarından” nasiplerini göz ardı ederek Fenerbahçe’ye yapılan somut hatalara odaklanınca, vakti zamanında futbol komplolarının hedefi olmuş Kadıköy’den öyle görünmesi doğal.
Tepki koymak helal...
Benim dediğim o değil...Fenerbahçe teknik direktörlüğü hakemlerden şikayet ettikten sonra “şikayetlerim dinlenmedi, hatta siz kimsiniz denildi” diye tekrar şikayet edilecek ve sonunda “Yönetim ağabeyin” arkasına geçilecek bir makam mıdır?
Yoksa, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Savunma Bakanı, Genel Kurmay Başkanı dururken, Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş Paşa gibi söyleyip söylediğini yaptıracak bir gücün futbolumuzdaki karşılığı mıdır?
(Bitmedi... Ancak, son günlerde Aykut Kocaman ofsayttan çıkmadığı için yaptığım eylem ve söylem eleştirilerim o kadar üst üste geldi ki, Aykut Kocaman’a kişisel bir husumet içinde olduğum kanısı yaratacağı endişesiyle devamını yazmayıp, şimdilik susma hakkımı kullanıyorum. E.G.)