Fatih Terim’in korktuğu başına geldi, seyircisiz derbide ilk Korona virüs kurbanı Galatasaray oldu. Bariz ve net iki puan kaybetti Galatasaray. Üstelik zirvedeki iki rakibi Trabzonspor ve Başakşehir ikişer puan kaybetmişken.
Gerçek şu ki, seyirci olmayınca ne derbinin ihtişamı kalıyor, ne de futbolcuların iştahı… Oysa “yan etki” olmayan sessiz derbinin kaderi tamamen sahadakilere bağlıydı.
Yanlış anlaşılmasın… Maçın ilk yarısında hem Galatasaray’ın hem de Beşiktaş’ın futbolcuları işlerini yaptı, mücadele etti; ama o kadar.
Pozisyona gelince durun… Boş kaleyi bulan; Feghouli tarafından Kairus’un kucağına nişanlanan şut.
Seyircisiz kararı ile birlikte saha avantajını yitiren, ancak yine de takım halinde oyununu oynayan Galatasaray’ın en önemli silahı Onyekuru’yu kullandırmadı Beşiktaş… Apaçık bir taktik icattı Sergen Yalçın’ın yaptığı. Galatasaray’ın sahasından topla çıkmasına izin verdi ama santradan itibaren basıp hataya zorladı, ara toplara, arkaya uzatmalara izin vermedi. Yine olmazsa Gökhan’ın tecrübesine çarptı Onyekuru.
Oynayan Galatasaray gibi gözükse de müthiş ikili Atiba ve Elneny ile orta saha üstünlüğü kuran, hücumlarında orta sahasının itme gücünden yararlanan Beşiktaş, Galatasaray ceza sahasına her girdiğinde rakip savunmadan kalabalıktı. Burak’ın ofsayt golünde dört Beşiktaşlı bekliyordu top dönebilir diye. Santrfor arkasındaki N’Koudou-Boateng-Boyd kötü gününde olmasa başka bir derbi olurdu sahada.
Takım oyunu Galatasaray’da, bireysel beceri ve üstünlük Beşiktaş’taydı ilk yarı.
Kilidi açmak Fatih Terim ve Sergen Yalçın’ın hamlelerine bağlıydı. Fırsatı değerlendiremeyen Yalçın’dı!
Galatasaray’ın orta saha üstünlüğünü rakibe kaptırma sebepleri başında gelen Belhanda’yı ikinci yarıya başlarken hızlı ve asistçi Ömer ile değiştirdi Fatih Terim. Belhanda ile topun daha çok Galatasaray’da kalmasını istemiş, başarmış ama pozisyonla sonuçlanmayan top sahipliği işe yaramamıştı. Belki de en baştan Ömer ile başlaması gerekirdi. Gördü, düzeltti sonuçta.
Sergen Yalçın ise ilk devre dizinden darbe alan Gökhan’ı çıkarıp Lens’i sürdü. Aslında geri gelip Gökhan’a yardım etmeyen Boyd’u çıkarabilirdi.
Boyd top rakipteyken savunmayı beşleyen adam olsa da ne savunmada vardı ne ilerde. Maç biterken kötü günündeki forvetlerden bir tek Boyd vardı yerinde.
Ardından Boteng ile Ljajic’i değiştirdi Sergen Hoca. Bu değişikliğin getirisi ve sebebi de tartışma konusu.
İki teknik adama bakınca kesinlikle Fatih Terim’in maç sürerken yaptığı “yeniden yapılandırma” daha başarılıydı. Değişikliklerden sonra Beşiktaş son çeyrekte savunmaya çekilirken Galatasaray, Ömer’le, Feghouli ile pozisyonlar yakaladı. Goller kaçırdı.
Maçın bitmesine beş dakika kalan Onyekuru’yu çıkarıp şut atmayı seven, finali daha iyi yapabilen Emre’yi aldı Terim. Sergen Yalçın da hemen hemen aynı şeyi yaparak N’Koudou ile Diaby’i değiştirdi ama uzatma dakikaları başlamıştı o sırada…
Gol olmayınca sessiz ve zevksiz derbiden “zararla” çıkan galibiyete yakın Galatasaray’dı. Terim’in korktuğu başına geldi.
Not: Derbiden önce takımlarını yolcu eden, sarmaş dolaş taraftarlar, maçın neden seyircisiz oynandığını düşündüler mi acaba?.. Tribünden ne farkı vardı tesis kapılarındaki o kaynaşmanın? Bir tane Covid-19’lu yeterdi hepsinin enfekte olmasına. Cesur olabilirler, kulüplerini çok sevebilirler, hatta idrak eksikliği de yaşayabilirler. Ama bilmeliler; bu kişisel bir mesele değildir, her vatandaşın topluma karşı sorumlulukları var. Buna da mı polis lazım ya?