Bravo Galatasaray yönetimine, Başkan’ına... Müthiş bir zamanlamayla Fatih Terim’e beş yıllık daha imza attırdılar, Sarı-Kırmızı camiayı UEFA kapısında “medet” arayan zehirli psikolojiden çıkarıp “proje sahibi” bir geleceğe dönük mutlu çoğunluk haline getirdiler!
Ne kadar zaman için?
Bilinmez...
Bugünden (dün) ne UEFA’nın niyeti belli, ne Lig, ne Avrupa, ne de Fatih Terim’in kişisel projeleri.
Ama apaçık ortada olan bir şey var ki, bu ülkenin yetiştirdiği en iyi hoca ile ezelden/ebede onun gönlünde yatan Galatasaray Aslanı arasına dikenli tel çekme girişimlerine malzeme taşımıştır böyle Fatih Terim “promosyonları”.
Baksanıza, “Terim beş sene sonra Galatasaray başkanı olur” aşamasına geldik şimdiden.
Neden olmasın.
Lakin neden beş yıllık kontrata imza attığının ertesi? Adaylık açıklaması için beş yıl öncesi erken değil mi? Nereden biliyorsunuz iki yıl sonra aday olmayacağını Terim’in?
Hatırlayın... UEFA Kupası’nı Türkiye’ye getirdiğinde “Cumhurbaşkanı olmalı” diyenler de çıkmıştı ön almak için; bedelini aralarına soğukluk giren Galatasaray ile Fatih Terim ödemişti.
Evet... Sadece Galatasaraylılar değil herkes çok seviyor Fatih Hoca’yı... Ama sadece Galatasaraylılar endişeleniyor o aşırı güce sahip olduğunda.
Terim’e “İmparator” diyorlar, imparator olması için zemin yaratıyorlar, ne yaman çelişkidir ki, hakiki bir imparator olmasından fena halde korkuyorlar.
Ben en iyisi kendimi tekrarlamak yerine yazımı tekrarlayayım... 10 Temmuz 2018 tarihinde yazmışım bugünü ve muhtemel yarını:
Terim istemese de “imparator” olmak zorunda!
“Yeni Fatih Terim Devri” asıl şimdi başlıyor!
Eli kulağında!.. Galatasaray şu haliyle Avrupa’da direnir, bu sezona da kaldığı yerden başlarsa, Terim tekrar “imparatorluğunu” ilan eder.
Sonra “standart uygulama”!.. Sarı-kırmızılı camia yine karpuz gibi ikiye bölünür ve Hoca’yı sevenler ile ondan hazzetmeyenlerin kavgası, bırakın Galatasaray’ı futbolumuzun bir numaralı sorunu olur!
Çünkü UEFA’dan dayatılan mali kısıtlamaları, yapılamayan transferleri, elden çıkmak üzere olan pahalı ve iyi futbolcuları, kısaca yönetimin sorumluluk alanına giren her türlü eksiği “mecburen” Fatih Terim jokeri ile yamamaya çalışan bir yönetim ve üstüne vazife olmayan bu görevleri zevkle/şevkle sırtlamaya hazır bir Fatih Terim var ortada.
Biz bu filmi görmüştük.
Yükün altına girer Terim... Muhtemelen de başarır.
“Her şeye rağmen” başardıkça, her şeyin üzerinde takdir ve sevgi görür... İşin kötüsü buna inanır.
İşte orası kırılma noktasıdır.
“Kutsal” Terim, yönetimi geçin “Galatasaray’ın sahibi” pozisyonuna girerken, durumdan irkilen Galatasaraylılar önce mırıldanır, sonra hasetlerini/nefretlerini gizleyemeyecek hale gelir ve perde!..
Açık konuşalım, Terim’i pek de suçlayamazsınız bu süreçte.
“Egona sahip ol” diyemezsiniz.
Ona benzersiz işleri yaptıran sadece futbol bilgisi, tecrübesi, önsezileri değildir. Asıl ivmeyi sağlayan yüksek egosudur ki, öyle olmasaydı herhangi bir hocadan farkı kalmazdı.
Yani ego şart!
O zaman, başarılarının ve egosunun teknik direktörlük sınırlarında kalması için tek koşul, Fatih Hoca’nın ekstra işleri yapmaması.
O da imkansız şu şartlarda... Allah kolaylık versin Galatasaray’a.