Aykut Kocaman gerçekten büyük hoca... Hayal ettiği oyun için elindeki insan malzemesini büyük bir ustalıkla yoğurup istediği kıvam ve lezzette ürün çıkarıyor ortaya.
Düşündüğünü bire bir yaratmak, ustalıkta “nirvana” değilse nedir?
Çok büyük hoca...
Mesele, “hayallerini” ve “ağız tadını” paylaşanların azlığı sadece!
Hatta yok gibi.
“Yiyenler” varsa, sebebi “hiç yoktan iyidir, idare edelim” olmalı.
Ya da “gün gelir düzelir” ümidi.
Boşuna bekliyorlar.
Çünkü memnun eserinden... “Bu oyun böyle oynanır” diyor kendisi.
İtiraz edenlere de “çağdışılıktan bilgisizliğe kadar” geniş yelpazede yer beğeniyor.
Bilemiyorum; Şenol Güneş’e, Fatih Terim’e, Abdullah Avcı’ya sormak lazım. Acaba onların futbolunu izlemek neden zevkli? Yoksa boş işlerle mi uğraşıyorlar?
Bakınız; Trabzon’daki maçta, özellikle ilk yarıda rüyalarına giren takıma ulaştı Aykut Hoca.
Önce coşkuyu defterden silip yerine “sukunet” koydu... Sonra eksiklere eksik katarak, orta sahaya solbekten joker koyarak da olsa ideali buldu.
Ne oldu?
Sıkı mücadele... İyi savunma... O kadar.
“Sen puana bak” desen de uymuyor.
Belli ki, Fenerbahçe bu sezonu başladığı gibi aynı pasif çizgide bitirecek.
Coşkusuz, renksiz, (Kocaman’ın yeni Alex’i) Valbuena tartışmalarıyla...
Şampiyon olamaz demiyorum... Onu söylemek için Başakşehir ve Beşiktaş maçlarını beklemek lazım. Ama o maçları kazanırsa kaybeden futbolun adaleti olur bu şartlarda.
Benim söylediğim, Fenerbahçe şampiyon olsa bile tat vermeyecek. Hani, etliye sütlüye karışmadan ses çıkarmadan bir köşede oturup, çabalayan mesai arkadaşlarının hata yapmasını bekleyen ve belki de sırf bu yüzden terfi eden ideal devlet memuru tipi vardır ya... O hesap.
Futbol muhasebe değil ki, bir şirketinki gibi mecburiyet olsun. Gıda değil ki, temel ihtiyaç sınıfına girsin. Sonuçta keyif meselesi.
Göze hoş görünmeli, zevk vermeli.
Hele Fenerbahçe gibi milyonların kendisini parçası hissettiği, yüzbinlerin ciddi paralar verdiği, onbinlerin hayatını adadığı bir kulübün vitrinindeki futbol, hastane yemeği tadındaysa, önce “müşteriye” ayıp değil mi?
Aykut Kocaman çok büyük hoca olabilir.
Ama Fenerbahçelinin futbol zevkini bitiren hocadır!
Birkaçını benim de tanıdığım, hepsini tahmin bile edemediğim pek çok kişinin elinden yaşam renklerini almıştır. Dikkati rakiplere döndürmüştür. Puan hesaplarına boğmuştur Fenerbahçeliyi.
Ve Aykut Kocaman teknik direktörlüğü ile Fenerbahçe tarihinde bir iz bırakacaksa, bu muhtemelen yirmi yıllık Aziz Yıldırım döneminin sona ermesine yaptığı katkı olacaktır.
Evet... Mutsuz ve tatsız taraftar kadar hiçbir unsur yoktur kulüp başkanlarının koltuğunu sallayan.
Hele Aziz Yıldırım gibi şampiyonluk sözü verdiği sezonda takım şampiyonluğu hak edecek bir futbol oynamıyorken ve karşısında çok güçlü rakibi varken.
Ali Koç’un başkan olması için çalışan ekibin hacmini ve ağırlığını bilmiyorum ama Aykut Kocaman tek başına hepsinden başarılı.