Üst üste beş deplasman, toplam beş puan... Tamam... İlk 45’de topu santraya dikip bıraksanız, kimse dokunmadan tıngır mıngır yuvarlayıp kalesine yollayacak kadar sert bir rüzgâra karşı oynadı Galatasaray...
Ama koskoca bir devrede Konya kalesini bulan tek Galatasaray şutunu da kaleci İtandje’ye rüzgâr yönlendirmedi ya!
Konya hücumu kontratağa döndüğünde Sneijder orta çizgide topla buluştu, dört Konyalı peşinde yarı sahayı geçti, bomboş ve kaleciye... Heves yok heves.
Oysa mücadele, öyle pozisyon ziyan edilecek gibi değildi.
Yabancı biri tribünden baksa, ligin sonu yaklaşırken lideri kovalayanın hangi takım olduğunu şaşırabilirdi ilk yarıda.
Geçen hafta deplasmanda Bursaspor’u yenerek morallenmiş, sert, atak ve özgüvenli Konyaspor, sahanın her noktasında basıyor, mücadele ediyordu. Daha istekliydi.
Djalma-Hleb- Kabze ve Gekas coşkusu, 4-3-1-2 dizilişiyle hücum zenginliği ancak beklerin çıkışına bağlı olan Galatasaray’ı kanatsız bırakmış, Galatasaray’a göbekten veya duran toptan başka seçenek kalmamıştı.
Drogba aranıyor, Melo özleniyordu.
İlk yarıda Galatasaray açısından tek olumlu gelişme ise Mancini’nin “buyurgan ve eleştirel” tavrını bir kenara bırakıp oyunun içinde ve futbolcularının yanında gözükmesiydi.
Keşke, yine ayaklarını uzatıp otursaydı.
Kimse Galatasaray geç açıldı demesin... Birkaç gol kaçırdı ama ikinci yarıya devre arasında sanki ev taşımış gibi farklı çıktı Torku Konyaspor.
Durgun, yorgundu. Çok hata yapıyordu.
Savunmadan çıkarken kaybedilen topların ne kadarından rüzgâr sorumluydu bilinmez ama ev sahibi takımın en azından zihniyeti farklıydı.
Sanki “beraberlik yeter” anlayışı.
İşte o zaman Galatasaray kanatları da çalışmaya başladı.
Açık söylüyorum; Mancini müsaade etse belki gol de gelecekti!
Umut’un yerine Berk’i alan, Ceyhun’un yerine ise Hajrovic’i oyuna sokarken yine meşhur “notlarından” birini yazan ve beşli hücum hattı yaratan Mancini, “galibiyet alacaksak sayemde olmalı” dedi. İddia ediyorum, takıma dokunmayıp trübünde otursa, kazanma ihtimali daha fazlaydı Galatasaray’ın.
Büyük konuşmayı biliyor:
“Avrupa’da kimse seyretmiyormuş” Türkiye’deki futbolu...
Anlaşıldı saçma sapan tercihlerindeki rahatlığı! Beşiktaş’ın mağlubiyeti ile Fenerbahçe’nin peşinde tek tabanca kalacak Galatasaray, nasıl, neden kazanamadı?.. Maç bittiğinde hâlâ futbolcu değiştirmeye çalışan sayın Mancini versin en iyi yanıtı.