Ortada zor bir yarış var... Ve ikisi de “sakatlanmış”, yine de yarışmak zorundaki yarışçılar.
Ama farklı sebeplerden ve farklı uzuvlardan sakatlıkları...
Mesela; birinin kolu, diğerinin bacağı.
Yarış yarı maratonsa, kolundan sakatlanmış mı favoridir, ayağından sakatlanmış mı?
Düello yapacaklarsa, gözlerini kaybetmiş olan mı şanslıdır, duyma yetisini kaybetmiş olan mı?
Eksikliğin yapılacak işi ne kadar etkileyeceğidir önemli olan.
***
Galatasaray işte bu yüzden derbinin favorisi değil.
Hatta Fenerbahçe daha avantajlı!
Çünkü Fenerbahçe’nin travması tepeden, Galatasaray’ınki sahadan.
Biri yönetimde teklemiş, öteki üretimde.
Birinin arızası hocada, diğerinin futbolcularda.
“Yarış” sahada olunca, üretimi kadro yapıyorsa, topu oynayan futbolcularsa -sayısız parametre içeren yanılma payını ayırarak- an itibarıyla Fenerbahçe kazanabilir bu derbiyi; kimse şaşırmasın.
***
Açalım, anlaşılsın:
Şöyle bir bakın bu sezon Fenerbahçe’nin aldığı yaralara...
Fenerbahçe yönetimi, Comolli’yi göreve getirdikten sonra ilk iş Fenerbahçe’nin emektarı Müjdat Yetkiner’i kovarak işe başladı.
Cocu imzaladıktan on gün sonra ise teknik kadrodan yedi çalışanla yolların ayrıldığı açıklandı. Yeni sistem kuruluyor ya!
Ardından ekonomik mecburiyetler Fenerbahçe yönetimini Fernandao’yu, Josef de Souza’yı, Giuliano’yu satmak zorunda bıraktı.
5 Ekim’de Volkan Demirel, Aatif Chahechouhe ve Nabil Dirar’ın da süresiz olarak kadro dışı bırakıldığı açıklandı.
Aynı gün Fenerbahçe, A takımı teknik heyetinden Turgay Altay, Murat Öztürk ve Alper Aşçı ile yollarını ayırma kararı aldı, gerekçeler neredeyse ağır cezalıktı! Hep idari tasarruflar.
Ve Fenerbahçe, 124 günlük teknik direktörü Phillip Cocu ile yollarını ayırdı.
Elbette bu süreçte maçlar kaybediliyor puanlar uçup gidiyordu ama en büyük sebebi Cocu’nun arayışlarıydı.
Bakın geriye... Fenerbahçe’nin yaşadığı travmalardan hangisi derbide elini kolunu bağlayarak “üretimini” engelleyecek fiziksel bir handikap?
Yaralar manevi.
***
Dönelim Galatasaray’a...
Ekonomik sorunlar, mecburen satılan kilit futbolcular aynen onda da var. Tepede sallanan UEFA kılıcı cabası.
Dahası, Galatasaray’ın dezavantajları direkt saha ve futbol kaynaklı.
Ben söylemiyorum, Fatih Terim’in itirafı bunlar.
Sakatlıklar yüzünden takım kurmakta bile zorlanıyor Terim.
Daha somuta gelelim...
Stoper bulamıyor. Yaptırdığı penaltılara rağmen Ozan Kabak’a şans verecek mecburen. Ozan’ın yanında kimin oynayacağı bile net değil...
Savunma böyle de ya Galatasaray forveti?..
En büyük koz Garry Rodrigues, Süper Lig’de Kasımpaşa’ya, Şampiyonlar Ligi’nde de Lokomotiv Moskova’ya gol atabilmiş, o kadar.
Bir yandan formsuzluk, bir yandan sakatlık, artı rehavet...
Fenerbahçe’de hoca yok ama Galatasaray’da hocayı anlayan yok.
Üretim durmuş resmen.
Sonuçta sezona 3 maçta 10 gol atarak başlayan Galatasaray’dan son dört maçta sadece 3 gol var.
İnanılmaz ama... Çalıştırdığı her ekibi yarattığı aura ve ekstra motivasyonla adeta 12 kişiye çıkaran Fatih Terim’in takımında, en büyük eksik “motivasyon” şu anda.
***
Çocuklar bile bilir derbilerin motivasyonla kazanıldığını.
Peki Fenerbahçe’de var mı?
O, kaybedecek bir şeyi kalmamış durumda. Motivasyonu geçin “kırbaç” gibi bir şeydir dibe vurmak. “Daha kötüsü olamaz” düzeyi, insanı sıçramak zorunda bırakır ve Fenerbahçe tam o noktadadır.
Hoca yoksa, kendilerinden başka kimseye yazılmayacak bir derbi zaferi, Fenerbahçeli futbolcular için bulunmaz nimettir.
Derbinin favorisi Galatasaray değildir.