Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Zam isteyen aşçı yemeği şap gibi tuzlu yaparmış… İsmail Kartal da ya transfer istiyordu ya da ekibinden Maribor’u izleyen kimse olmamıştı.
Çok iyi savunma yapıp orta sahayı sert ve kalabalık tutan rakibe önde basmak için takım yapmıştı Hoca. Ama Dzeko, Tadic, King hatta İrfan Can dönen topları toplayacak oyuncular değildi ki. Görev İsmail ile Zajc’a kalmıştı.
Rakibin sert ve kalabalık orta sahasına karşın Zajc ile İsmail’den kurulu orta saha ne ileride pas bekleyen yıldızlara bekledikleri topları yetişebiliyorlar ne de onlar baskı yaptığında dönen topları toplayabiliyorlardı.
Maribor’un disiplinli, genç ve hızlı adamları maçın ilk yarım saatine damga vurmakla kalmadı, neredeyse Kadıköy’de öne geçeceklerdi ilk yarı.
Elbette Fenerbahçe ile Maribor özgül ağırlıktan mali boyuta, tribünden sahadakilerin bilek yumuşaklığına kadar birbirinden çok farklıydı. Rakibin tüm takım ederi, tarihi kadronun üzerine -muhtemelen- eklenecek Cengiz Ünder, Livakovic, Ndidi veya Fred’in her biri için gözden çıkarılan rakamların altındaydı. Bireysel performansları Jesus gibi baskı kurmadan arttıran, her şeye hakim, adanmış hoca Fenerbahçe’deydi. Sevenleri yanında, Fenerbahçe evindeydi.
Ve elbette, önde aksayan tek adam King dışında Dzeko topla buluşturduğunda gole çevirmek için tüm hünerini ve tecrübesini konuşturuyordu. Tadic milimetrik paslarla Ferdi’yi bile pozisyona sokabiliyordu. Zimbru performansını sürdüren İrfan Can oyunu zorluyordu. Ancak her iki kanatta da bağlantıları kopuktu ve baskısı sürekli olamıyordu Fenerbahçe’nin.
İkinci yarı İsmail Kartal sol kanadın aksayanı King’i çıkardı ve Tadic’i daha verimli olduğu sola kaydırıp on numara pozisyonuna Smansky’i yerleştirdi. Kartal’ın düzelttiği düşük performanslı futbolcu değil kendi kurgusundaki hata idi aslında.
Hemen fark etti oyun. Önde baskının hakkını vermeye, adeta askeri bir düzende işleyen Maribor savunması dalgalanmaya başladı. 58’de İngiliz hakem iyi ki, Osayi’nin penaltısını es geçip korneri gösterdi de ilk kez forma giyen yeni ve sağlam savunmacı Becao kornerden gelen topu ağlara gönderip takıma tek maçta ısındı.
Ardından orta saha olmanın kitabını yazmış Szymanski’nin İrfan Can’a “al da at” diye yaptığı asist ve onu kırmayarak skoru 2-0 yapan İrfan…
Fenerbahçe’nin bir sonraki hamlesi, skoru arttırmak için Dzeko yerine Batshuayi’yi koyup önde baskıyı arttırmak, Zajc ile Crespo’yu değiştirerek İsmail’i önde baskıya katmaya çalışmaktı.
İsmail Kartal farkı arttırıp rövanşa avantajlı gitmek niyetiyle ön tarafı hesaplarken, arkada kötü gününde olan ve ne savunmaya ne hücuma katkı yapan Osayi’yi unutmuştu ki, sayesinde Maribor’un golü geldi. Fenerbahçe şoku çabuk atlatsa da bozulan Maribor savunması kendine geldi düzeldi bu golle.
İsmail Kartal’ın 80’den sonra İrfan Can’ın yerine sahaya sürdüğü Kent niye King’in yerine onunla başlamadı bilinmez- son düdük çalmadan bir dakika önce penaltı alıp, üstad Tadic gole çevirmese Fenerbahçe hayli tedirgin gidebilirdi Slovenya’ya.
Bu maçın satır aralarında yazan mesajı merak edenlere verilecek bir tek yanıt var;
Avrupa macerası olanca hızıyla süren ve Süper Lig’in başlamasına sayılı günler kalan bu süreçte, Fenerbahçe transfer işlerini bir an önce tamamlayıp deneme/yanılma dönemini geride bırakmalıdır.