Kim demiş derbilerin favorisi yoktur diye?.. Deplasmanda bal gibi favoriydi Fenerbahçe.
Ligde puanlar üçte iki oranında, tüm istatistiklerde Fenerbahçe uzak ara, Galatasaray formsuz kayıtsız futbolcularıyla adı konmamış çöküş döneminde. Bir sezonda beş hoca...
Bir tek şeyle direniyordu rakibine Galatasaray; o da ezeli rekabet motivasyonu.
Riekerink’in de söylediği gibi motivasyon için özel bir çabaya gerek yoktu zaten... Büyük takımların genlerinde vardı.
Tabi aynısına Fenerbahçe de sahipti.
Lakin hepsi birden değil! Bazı futbolcular ve hoca hariç.
Maçtan önce Fenerbahçe “Caner kazasına” uğramıştı. Haklı olsa bile ilk on bire giremedi diye maraza çıkaran Caner’in neredeyse kulüpten gönderilmesine varacak olayların Fenerbahçe takımını etkilemediğini söylemesin hiç kimse.
Mesela, bir delikanlı üniversite sınavına girmek için evden çıkmak üzere, ana-babaya gider yapıp çıngar çıkaran ağabeyi kulağından tutulup kapı dışarı ediliyor... Resmen ufak çaplı bir aile faciası...
Soru şu; delikanlımızın sınav performansı etkilenir mi?
Futbolcuları bilemem ama Pereira’nın ne kadar etkilendiği ortadaydı. Kulübeden çıkmadı böylesi önemli bir maçta.
İşte bu olumsuz etki olmalı Galatasaray’ın beş katı şut, dört katı isabetli şut atıp üç katı pozisyona giren Fenerbahçe’nin şampiyonluğu Arena’da bırakıp dönmesine sebep!
Tabi bir de yaratıcı tek hamlesi olmayan Pereira... Volkan’ı çıkar Diego’yu sok, Alper’i çıkar Ozan’ı sok, Van Persie’yi çıkar Fernandao’yu sok... Üstelik yanlış zamanlama.
Yandan müdahale bu kadar.
Fenerbahçe daha etkili göründüyse onun da sebebi, alan yaratmasına gerek kalmayıp yetersiz takımla galibiyet arayan Galatasaray’ın ikram ettiği boş alanlardı.
Diego’nun yerine Alper’le başlayan Nani’yi Van Persie’ye yakın oynatan Fenerbahçe’nin önde baskısıyla başladı maç. Galatasaray Fenerbahçe’yi öne taşıyan tek adam Volkan’ı Semih’i sağbeke koyarak biraz olsun engellemişti ama bu kez ara toplara savunma göbeği direnemiyordu. Pereira’nın Volkan’a neden kanat değiştirmediği ise muamma. Daha sonra Volkan’la Alper’i değiştirmesi ise daha büyük muamma.
Üstelik Alper de alındı kenara. Yani Fenerbahçe’yi ileri taşıyan iki adam.
İlk devre 6 gol kaçırdı Fenerbahçe. İkinci devre bir o kadar. Hele Volkan’ın ilk yarıda boş kaleye atamadığı ikinci yarıda kaçırdığı goller en netleriydi. Fernandao aynen...
Galatasaray Fenerbahçe’yi durdurmakta zorlansa da gol aramayı bırakmadı motivasyon icabı.
60’dan sonra Riekerink Sabri’yi sağ kanada koyarak Sneijder ve Podolski’yi beslemek istedi. Pereira ise dört şut çekip kaleyi bulamayan düşüş içindeki Van Persie ile Fernandao’yu değiştirdi. Volkan’ın yerine de Diego... Nedense!
Skor Galatasaray’a yeter de artar bile... Bu halde, fazla hatta.
Fenerbahçe’ye gelince onun halini özetleyen maçın son dakikasındaki Diego ile Gökhan’ı sahada kapışmasıdır.
Dağıldılar resmen... Maçtan önce ayrı, maçtan sonra ayrı. Fenerbahçe dün dükkanı kapattı sanki.
En azından şampiyon olamayacağı, Pereira’nın futbolculara laf geçiremeyeceği, lafı dinlense bile gerçek bir strateji yaratamayacağı ortaya çıktı. Futbolcuların disiplin dışı davranışları, kaybedilen sezonun ilanıdır.