Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her iki takım da başlama düdüğünden önce topu aldılar, yerine “onur” koydular sanki.
Doğaldı… Galatasaray, uzun ve kusursuz bir “galibiyet söylevi” ile öne fırladığı “kekeme sezonda”, kendisini, yönetimini, teknik direktörünü kanıtlamış, Fenerbahçe’ye karşı yapacağı şampiyonluk törenine limon sıkılsın istemiyordu.
Ezeli rakibini iyice ezmek peşindeydi.
Fenerbahçe ise dokuzuncu cildi basılmak üzere olan “kahır romanına” hiç olmazsa bir mutlu anektod eklemek özlemindeydi.
Kolay değildi… İlk defa şampiyonluğu avuçları arasında hissedip, ona inanıp, inandırdıktan sonra rakibin kutlamasına dekor olmak, reddedilmiş damat adayı hüviyetiyle katıldığı düğüne hediye olarak “lig ikinciliğini” de bırakıp gitmek.
Aynen öyle oldu. Hatta daha fazlası.
Futbol ölüm-kalım meselesi değildi, kazanımlar ve kayıplar geçiciydi, spordu, centilmenlikti hepsi tamam da…
Dün topun yerinde “onur” vardı.
Ve maç “Fenerbahçe’nin onuruyla oynanan” bir derbi olarak tarihe geçti.
Dokuz sezonluk “kupasız kahır romanına” kapak oldu.
***
Ama, Fenerbahçe’nin “Brütüs”ünü anmadan önce Sezarın hakkını Sezar’a vermek lazım.
Bir kere şampiyonluk cepte olsa da bu derbinin anlamını Jesus’tan çok daha iyi kavramıştı Okan Buruk hoca… Önce orta sahaya sahip olmak istemiş, tempolu ve fizik gücü yüksek Berkan’ı Oliveira’nın yerine monte etmişti. Mertens’in yerine on numara olan ve ilk maçta Fenerbahçe savunmasına zor anlar yaşatan Barış Alper, yine aynı şeyleri yaptı. Buruk, Torriera ile orta sahayı tamamlamış “kaybetmeme” kadrosunu kurmuştu bir kere.
Fenerbahçe’nin Brütüs’ü ise inandığı oyun uğruna Fenerbahçe’nin sırtından hançerlenmesine razı olan Jorge Jesus’tu.
Konuk takımın orta sahası, Arao stoperlerin arasına girdiğinde sol kanattan ayrılmayan Rossi ve sağ kanada hapsedilen Arda -ki, Arda da biraz havaya girmişti- yüzünden sadece Zajc’a emanetti.
Nasıl gol atacaktı pozisyona bile giremeyen Fenerbahçe?.. Valencia’yı Nelsson tatlı-sert kilitlemişti zaten.
Jesus Fenerbahçe’nin yediği gole de neden olan merkezdeki boşluğa boş boş baktı durdu bir devre. Tekleyen Arda’yı çıkarmayı, ihtiyaç duyulan İsmail’i Arao’nun yerine almayı, Peres kırmızı kartla atılıp Fenerbahçe on kişi kalmasından sonraya bıraktı.
Nerede kaldı rakibe göre takım kurgulama esnekliği. Dua etsin ki, İcardi çok etkin oynamadı ilk yarı. Yoksa yarım düzine olurdu skor.
İkinci yarıya Rossi’yi çıkarıp Osayi’i alarak başladı Jesus. Ferdi Rossi’nin kanadına geçti, Osayi sağ beke. Çareye bakın!.. Tabi, rakip baskısı değişmedi. Hatta arttı ve Zaniolo ikinci golünü atmasın diye Peres kırmızı karta razı oldu, maç Galatasaray’ın düğününe döndü.
Çaresizdi… Arda ve Arao çıkıp Emre Mor ile İsmail girdikten sonra İcardi’nin ikinci golüne, King ve Pedro girdikten sonra Zaniolo’nun üçüncü golüne engel olamadı eksik Fenerbahçe.
***
Aslında Jorge Jesus’un kendi fikrini bilmiyoruz ama Fenerbahçe “kalsın mı gitsin mi” kararını kupa finalini beklemeden şu Galatasaray hezimetinde vermeli. Hemen bu sabah…
Trabzonspor maçından başka derbi kazanamayan, Kadıköy’ü açık büfeye çeviren, takımın iskeletini son birkaç maça kadar belirleyemeyen, her rakibe aynı oyunu oynamaya çalışan ve tüm hatalarını şu fırsat derbisinde bile tekrarlayan Jesus lüksüne katlanamaz Fenerbahçe bir sezon daha.