Tam anlaşılmadı galiba!.. TFF Başkanı Nihat Özdemir’in açıkladığı ve sadece Sağlık Bakanı Fahrettin Koca değil, pek çok futbol adamı tarafından “açıkladığına pişman edildiği” 12 Haziran, topun santraya dikilme tarihi değildi...
Tabi erkendi ama ölü taklidi yerine aksiyon almaktı. Taslak plandı. Tahmindi. Temenni idi.
“Umarız” veya “Allah izin verirse” parantezine alınmış bir karardı sonuçta.
Ve hiçbir şey yapmamaktan iyiydi tabi.
Kamuoyunda çıkan tartışmalar nedeniyle “Futbola Dönüş Öneri Protokolü’nün” tamamını açıklayan TFF Sağlık Kurulu’nun “giriş” cümlesine bakın, anlarsınız:
“Unutulmamalıdır ki, bu protokol kalan müsabakaların oynanması İHTİMALİ üzerine hazırlanmıştır”!
Daha ne desin gerçeğe eli mecbur bilim adamları?
Liglerin kalan bölümü “muhtemelen” oynanacak...
Ve “muhtemelen” 12 Haziran’da başlayacak.
İmza TFF Bilim Kurulu.
Zaten TFF Başkanı Özdemir, satır aralarına bırakmamış, “ara başlık” atmıştı 12 Haziran tarihi için “önce Covid-19’un sonra Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun”onay vermesi gerektiğini.
O da biliyordu bir ay sonraya tarihlemenin, hayatın ve pandeminin “güncel” gerçekleriyle örtüşmediğini.
Şimdi... Apaçık bir ortada olan ve Özdemir tarafından da ihtiyatla dile getirilen 12 Haziran için isteyen yerden yere de vurulabilir karar alıcıları-ki şehvetle yapıldı zaten.
Lakin, üzerinde tepinmek, sakıza çevirmek gereksiz. Belli ki, günü geldiğinde koşullar izin vermezse “revize” edilecektir bu plan.
Nitekim, TFF Başkanı resmen değil ama “pratikte” şimdiden yedi hafta öteledi.
TFF’nin hemen herkes tarafından “aculluk” olarak nitelenen 12 Haziran açıklamasının sebebi neydi peki?
Anlayan anladı, “meselenin sadece son sekiz hafta” ve “futbolun sadece futbol” olmadığını!
Her “popüler” gibi onun da sorumlulukları vardı.
O yüzden ön aldı futbol.
Futbolseveri istim üstünde tutmak, kulüpleri “battık” hissinden uzaklaştırmak, takımların darmadağın olmasını frenlemek, bastıran UEFA’ya “elimizden gelen çabayı gösteriyoruz” mesajı vermek, yayıncı kuruluşun kaçıp gitmesini önlemek bir yana, korona ile mücadeledeki başarının altını çizmek, toplumsal morali destekleyerek ülke ekonomisini biraz olsun karamsarlıktan kurtarmaya katkı yapmak, şu zor günlerde onbinlerce yeni işsiz ile on milyarlık ilave yükten sakınmak, sebeplerden sadece bazıları.
Az buz şey mi?
Bedeli “pandemi izin vermedi Temmuz’a erteledik” gibi kuru ve reddedilemeyecek bir açıklama olan “temenni ile karışık” erken bir karar için iyi getiri!
Açıkçası, sebeplere bakınca “nedir bu acele” yerine “yalan da olsa söyle” diyesi geliyor insanın!
İlla 12 Haziran’a takılmak ve o tarih üzerinden bilgiçlik taslamak isteyenler varsa, onlara 12 Haziran’da Dünya salgında “ikinci dalga” ile boğuşmak zorunda kalmışsa, futbolun nasıl ayakta kalabileceği üzerine fikir üretmelerini tavsiye etmek lazım.
Var mı bir önerisi olan?
Allah korusun ama mesela virüs bir yıl/iki yıl topbaşı yapmaya izin vermezse kulüplerimiz nasıl yaşayacak? Sahalarda yabani ot bitmesine, statların sarmaşıkla örtülmesine, kupalara haciz gelmesine kimler nasıl engel olacak?
Hepsi Süper Lig’den milyonlar götürmüyor; orta direk futbolcular yıldızların yüzlerce katı... Futbolcular ne yiyip içecek?
Aşı veya ilaç icat edilmediği sürece, bırakın liglerin başlama tarihini falan, bir adam diğerine sonraki ay için randevu veremez durumda dünyada. İnsanlar evladının yanağını, ana/babasının elini öpemiyor.
Her plan taslak...
Her öngörü,“ya tutarsa”!
Bu arada futbol için muhtemel bir tarih konmuş ve gerçeği yok saymamak için altına Koronavirüse ilişkin şerh düşülmüşse, sadece “inşallah” deyip birbirimizi didiklemekten vazgeçmek lazım bence.
Adına gerek yok, o amansız hastalığın bile “inkar, isyan, pazarlık ve kabullenme” diye dört psikolojik aşaması var; inkara/isyana takılıp kalmayalım.
Pazarlık ile kabullenme çare bulmaya daha yakın.
Umarız 12 Haziran’da başlar futbol.
Olmadı Temmuz.
Bilemedin Ağustos.
Umarız.