Taktik, teknik, zeka falan bir yere kadar... Yürek işidir bu! Yöneticisinden hocasına, futbolcusundan taraftarına kadar aynı frekansta atan yürekler üst üste katlanacak, “tek yürek” olacak.
Oldu mu?.. Artık gerisine karışmayın.
Bakınız; Beşiktaş!..
Herkes ayrı ayrı görevini bilir ve yapar o zaman.
Yönetim güler yüzüyle sırt okşar, ufku işaret, vizyon çizer.
Teknik direktör, gerektiğinde “yıldızsız” kurgudan çıkarır sonucu.
Futbolcu mücadeleyi asla bırakmaz.
Taraftar uzak-yakın demeden tribündeki her boşluğu doldurur, ikinci bir teknik direktör gibi golün zamanını işaret edip, rakibin muhtemel gollerine sesiyle engel olur!
O zaman...
Günümüzün futbolunda bile, 10 kişiyle kazanmak mümkün olur.
Beşiktaş’ın Bursaspor galibiyeti aynen böyle gerçekleşmiştir ve teknik taktik, zekadan öte “inanç” ile “inat”ın zaferidir.
İnanç tribünden, inat futbolculardan...
Rakibi Bursaspor ise Daum’un aşırı cesaret ile aşırı endişe arasındaki zihinsel “gel-git”lerine kurban gitmiştir.
Açık söyleyelim, dört pas yapan takıma “bravo” denilen maçtan böyle bir Beşiktaş öyküsü de çıkmasaydı, giderek maç yorumculuğundan “hakem yorumculuğuna” evrileceğimizden korkmaktaydım şahsen...
Mecbur kalıyorduk çünkü.
Tıpkı bu maçtaki gibi:
Hakemler “hata” yapmasa, ikinci yarıya Beşiktaş 11 kişi, Bursaspor 1-0 önde başlayacaktı, iyi mi?
Devamında Beşiktaş yine kazanabilirdi ama hakemler bu kadar etkileyebiliyor sonucu maalesef.
On saniye önce aynı adama yaptığı penaltıyı vermiyorsun Ersan’ın... On saniye sonra sarı kart bile etmeyecek itmesine kırmızı kart gösteriyorsun.
Hem maçın ayarını bozuyorlar, hem de bizim.
Hakemden sonra, skora direkt etkisi olan iki kişi daha var:
Bilic ve Daum...
Bilic, takım on kişi kalınca, Oğuzhan’ı alıyor dışarı. Fernandes kulübede duruyor. Ama Necip’i sokuyor savunmaya...
Sonuç; direnci düşmüyor takımın. İnat katsayısı yükseliyor.
Gerisi çorap söküğü...
Daum, sıra dışı bir cesaretle Galatasaray’a karşı “5 önde 5 arkada” kurduğu takımla hezimete uğradıktan sonra, 10 kişi kalan Beşiktaş karşısında bile savunma düzenini değiştirmiyor korkusundan.
Sonuç, son on dakikada kalecisiyle birlikte gol arayan ama eksik rakibine yenilen bir takım.
Son söz; şampiyonluk yarışı kızıştıkça, futbolun ikinci plana itilip “skor” tabelasının önemli olacağının işaretini veren Beşiktaş-Bursaspor maçından bir “inanç ve inat” öyküsü de çıkmasaydı, yine hakemi konuşacaktık...
Neyse ki, Beşiktaş engel oldu.
Ama artık fırsat vermesin hakemler.