Fenerbahçe yılın en iyi futbolu ile başladı maça. Sadece bir devre ama sezona bedeldi… Sahaya yayılış, yardımlaşma, tempo, uyum hepsi on numaraydı.
Üstüne bir de coşku…
Keşke pandemi olmasa da Fenerbahçeli tribünden izleseydi 45 dakikayı. Böylesine Kadıköy’ü öylesine özlemişlerdir ki!
Skor kaçınılmaz olarak geldi.
Önde basıp rakibi kaleden uzak tutarak ve rakip savunma arasına arkasına toplar atarak bunalttığı Kasımpaşa’nın engel olması imkansızdı.
Rakamlara bakın; bir devrede rakip kaleye attığı şut 14, isabet 9, gol 3. Bu zamanda bu oyun; bravo Emre Hoca.Rakamlara bakın; bir devrede rakip kaleye attığı şut 14, isabet 9, gol 3. Bu zamanda bu oyun; bravo Emre Hoca.Kolay değil… Çok etkili olmasa da koşan, mücadele eden, can derdindeki bir Kasımpaşa vardı Fenerbahçe karşısında. Beşiktaş’ı bile yenmiş, ne yapacağı belli olmayan Kasımpaşa, Fenerbahçe baskısı karşısında kasıldı kaldı.Peki, neden (bir devre de olsa) yükseldi Emre Belözoğlu Fenerbahçesi?..Birincisi, Sosa’ya sahanın patronluğunu vermişti Belözoğlu. Diğer on futbolcu da kabul etmiş. Tıpkı eskiden kendisinin olduğu gibi.
Sonra Caner’in ortalarına fren koymuş. Caner, ya içeri giriyor topla ya da pas veriyor. Bir kere orta yaptı; o da sol açıktan ve Valencia’nın golüne asist oldu.
Pelkas iyice özgürleşmiş. Yeteneklerini ortaya çıkarma fırsatı buluyor.
Ve Fenerbahçe takım halinde hem çabuk hem ekonomik oynama formatına geçmiş. Yani ancak birlikte oynadıkça gelişecek alışkanlığa…
Takımda kaleci Harun’dan başka tekleyen yoktu. Maç eksiği falan tamam da, rakibe pas vermek gibi dehşetli bir hata yaptı Harun. Beraberlik golüne asist yaptı. Valla U17’de keserler adamı takımdan.
Yetmedi, maçın son çeyreğinde yine klasik “Harun penaltılarından” birini yaptı ceza sahasına giren Kasımpaşalının ayaklarına yatarak. Üstelik bu sefer kurtaramadı. Son dakika bir kurtarışı var, o kadar. Korku filmi gibi Harun. Ne yapacak Fenerbahçe; her maçta iki tane gol de Harun’u telafi etmek için mi atacak?
Belki de Fenerbahçe’nin mükemmel futbolu yirmi dakika boyunca Harun’un hatasını telafi etmek için uğraşmasından ortaya çıktı…
Sürekli hücum etti Fenerbahçe. Ancak acelesiz, paniksiz. Her akını sonlandırdı. Kasımpaşa kalecisi Ertuğrul üstün bir performans sergilemese bir devreye sığmayacak kadar gol olabilirdi Kadıköy’de. Pelkas, Ozan, İrfan Can, hepsinin şutları Ertuğrul’a takıldı ama Mert Hakan’ın ortaladığı topa Slazai’nin vurduğu kafaya yapacağı bir şey yoktu.
Fenerbahçe öne geçtikten sonra da durmadı. Yine sağdan olgunlaştırılan akınları merkeze taşıyan ve ceza sahası önünde yaratıcı paslar yapan Fenerbahçe’de Valencia düşürülünce verilen penaltıyı da Valencia kullandı ve ilk devre Fenerbahçe’nin 3-1 üstünlüğü ile bitti.
İkinci devreye tempoyu indirip rölantide başladı Fenerbahçe. Bu tercih çöküş getirdi. Aydınlık Fenerbahçe gitti, kara bulutların Fenerbahçesi geldi.
Belözoğlu, 70. dakikadan sonra Ozan, Valencia ve Mert Hakan’ı çıkardı… Thiam, Gustavo ve Sinan Gümüş’ü sahaya sürdü. Yani daha savunmacı bir orta saha ama rakip yüklenirse skoru arttıracak forvet tercihi. Ama Thiam’ın da Samatta’dan farkı yok ki… Kasımpaşa’nın penaltısından sonra karşı karşıya kaleci Ertuğrul’u nişanladı Thiam.
Emre Hoca’nın kabahati, bile bile frene basması ve Harun’u hesaplamamasıydı. Son dakikaları beraberlik korkusuyla tek farkla önde tamamladı Fenerbahçe.
Bundan böyle futbolun “kas” değil “sinir sistemi” ile oynanacağı iyice belli olan Süper Lig’in son beş haftasına girerken “can derdindeki” Kasımpaşa’dan üç puan almak her türlü “laf dalaşından” önemlidir Fenerbahçe için.