Keçiboynuzu gibiydi maçın yarısı… İki damla bal varsa biri Çağtay, diğeri Arda’ydı. Onlar da “Fenerbahçe konjonktüründen / genç kontenjanından / olanca hoşgörü ve iyi niyetle” bakınca.
Zaten başka da bakıp görülecek şey yoktu ki sahada.
Kim bilir; belki de “generalleri” sakat, “kurmayları” kulübede Fenerbahçe takımı, sahaya sürdüğü iki genç dikkat çeksin diye ölü taklidi yapmıştır ilk yarı.
Şaka bir yana “üç hedefinden” ikisini çoktan kaybetmiş İsmail Kartal, Perşembe günkü Konferans Ligi rövanşından geçmeyi öylesine istemiş ki, Hatayspor maçının ilk yarısını bu uğurda feda etmeyi göze almış olmalı.
Ligde ilk dörde girip seneye Avrupa fırsatı yakalamak da önemliyken tuhaf mı?..
Zaten tuhafın dibinde yaşıyor uzun zamandır Fenerbahçe. Eğrisi doğrusuna denk gelip şans yüzüne güldüğünde bile gözyaşlarıyla birlikte geliyor! Trafik kazası geçiren adama çarpan aracın ambulans çıkması gibi.
Mesela Ferdi; takımdaki tek cansiperane oynayan adamdı… Bu sefer de Fenerbahçe’nin teknik aklı “sol bek oynatılıp harcanır mı” diye bombalanıyordu. Şans yine hüzünle geldi. Hatayspor maçında Ferdi işini radikal şekilde halletti Felek!.. Ferdi sarı kart cezalısıydı ve sahada değildi ki, mevkii tartışılsın…Sadece Mesut’un durumu bile başka bir takımda bir sezonda yaşanabilecek tüm tuhaflıklara denk gelir.
Neyse… Sağ beke çekilen Ozan Tufan, ileri çıktığında rakibi zorluyordu ama Hatayspor’un hızlı forvetlerinden fırsat bulamıyordu. Ozan çıkmadığında Osayi’nin kanadı boş sayılabilirdi. Çabalayan bir Rossi vardı iki genç Fenerbahçeli dışında… Bir de her zamanki gibi Altay’ın kurtarışları.
Hatayspor’a gelince…. Ancak sahaya çıktığında anlaşılan ya parlayan ya sönen “bipolar futbolu” negatifti bu kez. Eksikti. Fenerbahçe bir şey yapmadıkça o da rakibine eşlik ediyordu. Zaten 14. Dakikada sakatlanıp çıkan stoperi Burak’ın yerine orta sahadan Onur’u çekmiş, 21 yaşında ilk kez forma giyen Selim’i almıştı teknik direktör Ömer Erdoğan. Bir çok eksiği yanında orta saha planı da bozulmuştu maçın başında. Lakin karşısında değerlendirecek bir Fenerbahçe yoktu ilk yarı.İkinci yarıya Ozan’ı çıkarıp, Osayi’yi sağ beke çekip ileriye Berisha’yı yerleştirerek başladı İsmail Kartal. Rossi kanat değiştirdi ve sağı biraz toparlandı Fenerbahçe’nin. İleride iki gol adamı oldu. Ama her zamanki eksikler duruyordu; sistem, organizasyon ve coşku…
Lakin, kaleyi zorlayan Hatayspor’du. Çünkü Fenerbahçe’nin boyu uzamıştı, Benzia-Lobjanidze gibi hızlı adamlara arkada yer kalmıştı. Altay fazla mesai yapmak zorunda kaldı o süreçte.
Son yarım saatte İsmail Kartal öne Pelkas’ı, savunmaya Szalai’yi almak zorunda kaldı. Serdar ile Rossi’yi çıkardı. Hem gol atması hem de yememesi gerekiyordu Fenerbahçe’nin. Ancak Berisha da Serdar Dursun da gol ihtimali çok zayıf gol adamlarıydı.
Tam o sırada penaltısı geldi F.Bahçe’nin ki, o pozisyona sebep Arda’nın kazandığı topu ceza alanına çok iyi ortalamasıydı. Penaltı hem Fenerbahçe’nin 8. Haftadan beri üst üste ikinci maçı kazanmasını sağladı hem Serdar Dursun’un ayağını gole alıştırmış olmalı. Hemen sonra direkten dönen sürpriz şutu vardı Serdar’ın.Serdar Dursun gol sıkıntısı çekse de gol şansı yaratmakta zorlanmayan bir adam…
Takipçiliği Hatayspor kalecisi Münir’in kendisine penaltı yapmasına sebep oldu ikinci penaltısını da attı Serdar.
Aksi halde beraberlik sinyali veriyordu maç.
Amaç kazanmaksa iki maçlık mütevazı bir seri yaptı Fenerbahçe. Perşembe beklenmedik bir iş başarırsa, tribünler beş bin kişi ile ağlamaz hiç olmazsa sezon sonuna kadar.