Kervanı yolda düzeceğimiz Dünya Kupası seyahatimizin ilk adımı Hırvatistan deplasmanında,“turkuaz renkli” Ay-Yıldızlı takımımız (!) için ideal olan beraberliktir...
Mümkünse gollü tarafından!
Puan hesabı falan yapmıyorum ben; bu ciddi bir memleket meselesi.
Ulusal Futbol Direktörümüz aile içindeki tavla maçına bile kazanmak için otururken hedefe beraberliği koymak bazılarına tuhaf gelebilir... Lakin bir puan, hem mağlubiyetten iyidir hem grubun çıkış kapısı anahtarıdır hem de bizden güçlü bir takım karşısında zafer olacaktır...
Hatta bizim özel durumumuz nedeniyle “galibiyetten bile iyidir” gollü bir beraberlik!
Şaşırmayın; anlatayım:
Çünkü düne kadar “yıldız” bildiklerimizin veto yediği bir milli takımımız var bugün. Fatih
Terim tüm riski omuzuna almış, yapılmayanı yapmış... Günahı da ona, sevabı da.
Rusya ile hazırlık maçından alnının akıyla çıktılar ama Rusya da yeni bir takım olduğundan verimi tam anlaşılamadı yeni millilerimizin. Emre Mor’un şovuna takıldık kaldık. Doğru dürüst baskı bile yememiş defansımızı, oyunu değil oyuncuları görmek için kurulmuş orta sahamızı, forvetimizi falan anlayamadık.
Yarın karşımızda forveti bizden iyi, orta sahası çok üstün, özetle anlatmak anlatmak gerekirse bir gömlek büyük Hırvatistan var. Üç ay önce yıldız dediklerimiz oynarken yenmiş bizi.
Şimdi... Diyelim ki, Hırvatistan’ı devirdi yenilenmiş milli takımımız. Gerçi Fatih Terim, Rusya maçında kulübede oturttuğu tecrübelileri bu kez sahaya sürecektir ama yine de “işte Fatih Terim mucizesi” şeklinde algılanmaz mı galibiyetimiz? Sokakta, şeref tribününde ağlanmaz mı?
İşte zurnanın zırt diyeceği yer burası!
Ne olur o zaman?
Terim’in jestleri mimikleri yine tavan yapar. Döner, yenileme sürecinde “ama” diyene bile gider yapar.
Her aksiyonun reaksiyonu var... Eli kalem tutanların bir kısmı başlarlar milli takımdan gönderilenlerin “aslında ne kadar başarılı olduklarını” yazmaya. Diğer kısmı, Ay-Yıldızı sökülenlerin zararlarını ve ayıplarını sıralarlar bir yandan.
Al sana her turnuva öncesi yaşanan kaos ve saflaşma...
Peki vatandaş?.. Düne kadar vetoluların her birini canı kadar seven, sevmesi gerektiği bizzat Fatih Terim tarafından bile empoze edilen toplumun bu format değişikliğine hemen adapte olması mümkün mü?
Kimileri Fatih Terim’i, kimileri başta Arda Turan, eski millileri “sevimsiz” bulup kestirmeden fikir sahibi olacak o zaman.
Ve Milli Takım adında yeni bir ayrışma odağımız daha olacak.
Halbuki beraberlik mis gibi... Yumuşak geçiş adeta.
Hele gollü olursa, yeni takımı çok daha iyi sindirip benimseyecek insanımız.
Umudu olacak ki, her şeyin başı o... Güvenecek ki, insana huzur veren asıl duygu.
Bu milletin zihninde “tam olmadı ama desteğinizle olacak” fikri yaratın; gerisine karışmayın. Futbolda Yenikapı ruhu yani...
Üç puandan daha çok ihtiyacımız var buna.
Evet... Eksik bu yazı!..
Nerede mağlubiyet olasılığı?
Hırvatistan’a bakınca en kuvvetli ihtimal olan “mağlubiyetimizden” söz etmek bile istemiyorum açıkçası.
Hele aile içindeki tavla maçına bile kazanmak için oturan Fatih Hoca, egosuna teslim olur ve milli takımda yaptığı operasyonu bir an önce tartışma dışı bırakabilmek için savunma değil de hücum formatında bir takımla çıkar ve yenilirsek...
O zaman tufan...