Tamam... Mührün Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz ve arkadaşlarının elinden alınması ne ilahi ne doğa ne de hukuk kurallarına aykırıdır.
“Veren” alır.
Ama Galatasaray Genel Kurulu dün iltifat gösterip yetkilendirdiği Sayın Cengiz’i bugün neden “kolunu bükerek” azlettiğini açıklamak zorundadır.
Çünkü şu ana kadar ortaya konan “gerekçeler” Galatasaray gibi dev bir camia ile asla uyuşmayacak kadar plan, proje ve yeterlilik bağlamında uzaktır; kişisel alınganlıkların sonucu tepkisel karar boyutundadır.
En ciddi, en deneyimli Galatasaray ağızlarından Sayın Faruk Süren, Mustafa Cengiz döneminin kapanma sebebini sadece “kürsüden isterseniz mali açıdan da ibra etmeyin dedi” şeklinde izah edebiliyorsa, ya olayın altı “çok derindir”... Ya da Galatasaray Genel Kurulu’nda tıpkı Hakan Şükür ve Arif Erdem’in “üyeliklerinin devamına” karar verdikleri o vahim toplantıdaki gibi eksantrik fikirlere sahip kişiler “çoğunluk” oluşturmuştur cumartesi günü.
Evet... Gücün ve mülkün sahibi “patron” durumundaki Genel Kurul’a “gider” yapılmaz.
Ancak, hiçbir aklı başında patron da kızgınlığın şehvetine kapılarak gücüne ve mülküne zarar verecek kararlar almaz.
Yazar bir kenara... En azından zamanını bekler.
Zamanı mıydı Galatasaray’ı seçim atmosferine sokmanın?
Asla...
Ezeli rakibi Fenerbahçe, sezonu “düşme hattından kurtulmaya çabalayarak” tamamlarken, başkanı ve yönetimine tarihte görülmedik destek olanca hızıyla sürüp üzerine muazzam yardım kampanyası hazırlanıyor... Galatasaray’ın bir yandan bütçesini düzene sokmaya çalışıp bir yandan şampiyonluğu kovaladığı süreçte, yönetimiyle birlikte başkan kapıya konuyor.
Tuhaf değil mi?
Bize değil, Galatasaraylılara... Ya “ibra etmeyenler” doğru dürüst anlatacak sebepleri ya da olayın altında “buzağı” arayanlara darılmayacaklar.
Ben bir tane çapanoğlu görüyorum mesela...
İlahi yasaları, doğa ve hukuk kurallarını zorlayan, demokrasilerde olmaması gereken “ayrıcalıklı kişi, kurum veya zümre” kategorisine giren, Galatasaray’ın etini sütünü emen bir tane!..
Liseci...
Galatasaray Liselilere ait Galatasaray’da bazı kararların, kendini kulübün maliki sanan milyonlarca Galatasaraylı tarafından anlaşılamaması bu yüzden.
Liselinin öncelikleri farklı, taraftarınki farklı.
Nasıl mı?
Mesele şampiyonluk ile liselilerin baskın olması arasında bir tercihe gelince apaçık ortaya çıkıyor işte.
Tribündeki, sokaktaki Galatasaraylının umurunda olmaz ama Sayın Mustafa Cengiz’in defterini düren, sahte imzalarla üyelik başvurusu yapan yüz küsur liseli gencin reddedilmesi olmalı.
Vay sen misin liselilere bunu yapan!
Artık seçerler bir liseli başkan...
Şampiyonluk kaçarmış... Ne gam!
Mühim olan liselilerin bekası!