Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Yenilenmeye” Lens, “nostaljiye” Sow ile gönderme yaparak formaya rekabet tribüne coşku getirecek diye umulan ve Advocaat’ın “mazaretimiz yok” cümlesini destekleyen “ilk üç maç galibiyet alamadığı olmamış” istatistiğe yaslanan Fenerbahçeli futbolcular “bu şartlarda oynamadan kazanacaklarını” sanıyorlardı galiba!..
Öyle ya... Kendi sahalarında mı kaybedeceklerdi bir de?.. Tarihi mi değiştirecekti Bursaspor?..
Nasıl olsa çantada keklikti üçüncü hafta üç puan.
İstersen langırt masasındaki tahta bebekler gibi çakılı dur ve kazan!..
Sen öyle san.
İlk 45 dakikada Fenerbahçe adına en büyük varyasyon, kendi ceza sahası önünde Skrtel- Neustadter- Souza üçgeniydi. Tatlı tatlı alıp veriyorlardı birbirlerine... Sonra Volkan’a gönderiyordu biri. Onu da santra çizgisinde düşürüyor bir Bursasporlu veya üç kişi birden yükleniyordu... Hadi baştan.
Bindirme, verkaç falan nafile... Ne orta sahaya geçebiliyor top, ne de oradan forvete... Sow 15 atarmış, Lens 12!.. İsterse Ronaldo olsun ileride; top gelmeyince ne yapacak ki?
Top rakipteyken takım halinde arkasına geçen, orta sahada oyunu kilitleyip koskoca bir devrede tek organize atağa izin vermeyen Bursaspor karşısında bırakın atağı, sıfıra inmeyi, bir kanat bindirmesi, forvete bir uzun top isabeti bile beceremedi Fenerbahçe. Üstelik gol yedi.
Neden?.. Çünkü Souza bir Mehmet Topal değil. Tıpkı Neustadter’in Kjaer olmadığı gibi. Lens ve Sow herkese yabancı. Takımın geri kalanı ise Fenerbahçe vizyonundan bihaber.
Öğrenecekler... Bu seyirci onlara öğretir.
Ligin üçüncü haftası ve hocadan forvetlere kadar tanışmaktan, birbirini anlamaktan bahsediliyor hâlâ Fenerbahçe’de iyi mi?
Sadece Volkan Şen’in gayreti yetmiyor işte.
İkinci devreye Alper’in yerine Van Persie’yi alarak başladı Advocaat. Niyeti biraz olsun topu rakip kaleye taşımak ve orada tutmaktı her şeyden önce. O kadarına bile razıydı.
Bursaspor amansız savunmasını sürdürmeyip, Fenerbahçe futbolcuları da biraz hareketlenince hemen sonuçları ortaya çıktı ve Volkan’ın bir yüzde yüz pozisyonu direkten döndü, diğeri çizgiden çıkarıldı.
Maç kinciydi... İlk yarısına ihanet eden Fenerbahçe’yi “girmemekte ısrar eden gollerle” cezalandırırken, Advocaat, Lens’in yerine Stoch’u alarak, savunmadan Neustadter’i çıkarıp Emenike’yi sokarak riskte de kozda da zirve yaptı.
Yazı tura gibi!..
Artık 3-2-1-4 gibi ilginç bir diziliş oldu Fenerbahçe’de. Çılgındı ama hiç olmazsa baskı yarattı. İkinci golü yemesi veya galip gelmesi işten bile değildi. Volkan iyi bir gününde olmasa ikinci golü yiyebilir, şansı biraz yüzüne gülse en azından beraberlik golünü atabilirdi.
Neyse...
Şimdilik bir ay geride Fenerbahçe... Milli maç arasında tatil yaparak ziyan ettiği dört günle birlikte 35 gün eder...
Bu eziyet ne zaman biter de Fenerbahçe sahada da kağıt üstündeki kadar ihtişamlı bir takım haline gelir?
Çoğu bitti, azı kaldı!.. Belli ki, Pereira’ya fazladan tahammül edilen iki sezon arası kadar zaman dolunca.
Herkese sabırlar.