“Takvimin ne suçu var” demeyin lütfen!.. Pandemisi, seli, depremi, sanki “can almaya azmetmiş” 2020, giderayak Gaziantep’te yoğun bakıma uğrayıp “pes artık” dedirtti ve kırıntılarına razı olduğumuz futbol keyfimizin bir kere daha önüne geçti ama direnmekten başka çare yok.
Yakındır; “uğurlar olsun” diyeceğiz “uğursuz yıla”.
Gaziantep’e, Gaziantepspor’a geçmiş olsun. Fenerbahçe galibiyeti şehre ve takıma biraz teselli olmuştur belki!
Maç başladı, sahada iki farklı takım vardı. Yere sağlam basan, ikili mücadeleleri kazanan savunmada ve hücumda çabuk çoğalan Gaziantep’ti… Pas sayısı ve top kaybı dışında her istatistiği üstündü ev sahibinin. O eksikler de direk ve çabuk oynadığındandı. Topu bile ezbere kesiyorlardı.
Fenerbahçe belki istekliydi ama özellikle ilk yarı sahaya koyabileceği bir oyun bulamadı bu şiddetli rakip karşısında. İkinci yarı zaten oyun falan yoktu. Kimsenin yeri bile belli değildi.
Sumudica’yı seversiniz/sevmezsiniz; iki takımdan teknik direktör dokunuşu apaçık ortada olan Gaziantep’ti.
En az yenilen, geçen hafta Başakşehir’i yenen Gaziantep, Fenerbahçe’ye attığı ilk golü Altay yemezdi… Peki Ziraat Kupası’nda neden Karacabey’e karşı Oytun değil Altay oynadı? Belki yarın iyice pişecek ama Oytun, Gaziantep’e karşı denenecek kaleci mi henüz?
Sonra Gustavo… Ozan ve Mert Hakan forvete katkı yapmak için öne çıkınca iyice yalnız kaldı zaman zaman 3’lü, kimi zaman 4’lü Gaziantep orta sahası karşısında. İkinci yarı bu sefer o da katıldı öndekilere ve Fenerbahçe son golü yedi.Sonra Gustavo… Ozan ve Mert Hakan forvete katkı yapmak için öne çıkınca iyice yalnız kaldı zaman zaman 3’lü, kimi zaman 4’lü Gaziantep orta sahası karşısında. İkinci yarı bu sefer o da katıldı öndekilere ve Fenerbahçe son golü yedi.Fenerbahçe’de çalışan Pelkas’tı… Nerde çalıştığı belli değildi ve çalıştığında biraz egoist işler yaptı maç boyunca.Anlaşılan, hem ligin başından beri oynayanlar hem de kenarda onları bekleyenler hep birlikte düşmüştü Fenerbahçe’de.
Fenerbahçe’nin beraberlik golü ise ilk yarıdaki tek pozisyonundan Sangare’nin ortasına kale önünden Pelkas’ın dokunuşuydu. Beraberlik biraz rahatlattı Fenerbahçe’yi ve rakibe yüklenmeye çalışıp bir süreliğine kanatlarını/arkayı iyice boşaltmasını önledi ama her maçın penaltı mucidi Tisserand ilk yarıyı 2-1 mağlup kapatmasını sağladı.
İkinci yarı Erol Bulut’un Thiam-Ferdi değişikliği ile başladı ve Gustavo’nun da hücumlara katılımıyla Fenerbahçe üstün taraf gibi gözüktü. Cisse’nin direkten dönen topu, Pelkas’ın geçersiz golü hep bu sıralardaydı. Tabi Dicko’nun sakatlanıp çıkmasıyla Gaziantep’in azalan hücum gücü de sebepti.
Cisse’nin yerini Ademi’ye bırakması, Sangare’nin çıkıp Caner’in girmesi ve Novak’ın önüne geçmesiyle Erol Bulut sistemi değiştirip son kartını oynadı. Son on dakika hücum kalabalık, savunma ikinci plandaydı. Daha doğrusu aile boyu hücumdaydı tüm takım…
Düşünmek iyiydi ama yaptırmayan bir Gaziantep vardı karşısında. Sürekli Fenerbahçe kalesini rahatsız edip durdular. Gustavo dahil tüm Fenerbahçe hücum takviyesini geri ittiler. Uzatma dakikalarında Fenerbahçe’nin bu ailece geri koşularından sonuncusunda serbest vuruş kazandılar ve Kenan Fenerbahçe kalecisi Oytun’u ikinci kez aldattı, skor 3-1 oldu.
Fenerbahçe’ye de geçmiş olsun!
Bundan sonra Fenerbahçe’nin şapkasını önüne koyup hocadan savunmaya kadar “ne yapmalıyım” diye düşüneceği haftalar var.