Son şampiyon Galatasaray’a bir de Falcao eklendi, “uçacak” takım ipi kopmuş uçurtma gibi çakılacak sanki! Sadece yedi haftada “duraklama” devrinden “gerileme” devrine terfi (!) etti.
Futbolda olur böyle vakalar; hocası, yöneticisi işaret eder, taraftar bir süre cambaza bakar!
Üstelik bahanesi ile birlikte geldi Ankara’daki son puan kaybı... Somut, aleni, aşikar; Galatasaray’ın verilmeyen bir penaltısı var.
Peki, Fatih Terim ne yapıyor?..
Galatasaray’ın yönetimi ile futbolcularını koyuyor hedefe!
En azından ocak ayına kadar Galatasaray’ı taşıması gereken tüm yıldızlarını “ıskartaya çıkardığını” ilan etmesi yetmezmiş gibi “biraz da ceza almayanlar konuşsun” diye başkan Mustafa Cengiz’in makamına attığı masasını büyütmeye çalışıyor.
Felaketten fayda çıkarmaya çalışmak iyi de, bu kadarı fazla...
Ne gerek var bu kadar yangına?
Kurallar uygulansa deplasmanda kazanmış olacaklardı sonuçta... Uzatmalarda rakip takımdan Sessegnon, ceza sahası içinde Belhanda’yı çekip indirmiş, apaçık penaltı iki kıymetli puanla birlikte gümbürtüye gitmiş...
Normal şartlarda kim alabilir hakemi Terim’in elinden?
Rakip Ayite’nin sırtını “gerdeğe giren güvey gibi” şakadan değil, Allah ne verdiyse yumruklayan ve henüz 30. dakikada kırmızı kartı ıskalanan Mariano’ya yapılan “hakem torpili” ile penaltıyı ödeştirecek hali yok her halde Terim’in...
60 dakika on kişi de oynanır ama son dakika penaltı skor tabelasını değiştirir, Galatasaray’ı çekip çıkarırdı milli maç arasında yaşayacağı kabustan.
Buralara ilişmiyor Fatih Terim.
Çünkü istihap haddi doldu da taştı.
Sezon başından beri Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a cevap yetiştireceğim derken, en haklı durumunda “haksızlıktan” bahsedecek, adalet isteyecek şansı kalmadı.
Önünde penaltısını yiyen hakemi, görmezden gelen VAR’ı varken, Federasyondan MHK’ye herkese ayar çekme fırsatı kucağına gelmişken, üstelik tepeden tırnağa haklı Hoca’ya ceza vermeye kalkacakların elleri titreyeceği gün gibi ortadayken, hepsini bıraktı yöneticileri ile futbolcularına girişti... Kendi evlatlarını yiyen devrimlere döndü futbolda devrim yaratan adam.
Fenerbahçe’de durum farklı mı sanki!
Kadıköy’de Antalyaspor’a 1-0 yenilmiş Fenerbahçe’nin de “yok sayılmış” bir penaltısı var. Top ceza sahası içinde rakip savunmanın kapalı olmayan eline çarpmış, yönü değişmiş hızı tükenmiş ama penaltı değilmiş!
Penaltı verilse, skor 1-1 olsa, bu maç hangi sonuçla biterdi kimse bilemez ama, o kadarla kalsa bile hiç olmazsa iki koca hafta boyunca geçen sezonun kötü anılarıyla baş başa kalmazdı Fenerbahçe.
Var mı isyan eden?
Hayır.
Hadi etliye sütlüye karışmayan Ersun Yanal’ı bir kenara bırakalım... Futbol sisteminden rakip takım hocasının futbol sabıkalarına kadar her şeye “müdahil” olan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç niye sahada gasp edilen hakka itiraz etmez mesela?
Çünkü o da ıvır zıvır şeylerle uğraşarak hem kamuoyunu bıktırmış, hem de cezanın kapısından dönerek kendisi için açılacak “sabıka dosyasından” zorlukla kurtulmuş.
Geçelim “direk haksızlıkları”, “dolaylı” olanlara gelelim...
Son yedi hafta değil, bu hafta itibarıyla Fenerbahçe-Galatasaray-Beşiktaş ligin ilk üç sırasında olsaydı, dün Beşiktaş’ın 2-0 kazandığı Alanyaspor maçında Atiba’nın eline çarpıp penaltı olması gereken ama verilmeyen penaltı için hem Fenerbahçe hem de Galatasaray bas bas bağırmaz mıydı?
Rakibine dirsek atan Burak “niye atılmadı” diye görüntülü basın toplantıları düzenlemezler miydi?
Tamam... Hakemler kötü kararlar veriyor, VAR işlevini yerine getiremiyor... Bazı paranoyaklara göre çok derin hesaplar yapılıyor, bana göre formda değiller -ki, hangisi doğru olursa olsun- hakemleri, VAR’ı, MHK’yi “dikkate ve adalete” davet edecek olanlara ne demeli peki?
Sonuçta sizden alınırken başkasına ikram ediliyor... Hani Terim, nerede Koç?
Çünkü ellerindeki “kamuoyu” denilen müthiş yaptırımı sezon başlamadan harcamaya başlamışlar, daha yedinci haftada ağızlarını açacak halleri kalmamış...
Sahadaki/Riva’daki ekranın başındaki hakemler bunun farkında değiller mi sanıyorsunuz?
Derin hesapları varsa bilemem... Lakin hataları sadece işin ciddiyetine aykırı davranmaktan kaynaklanıyorsa, maça tek gözle bakıp, kulaklığa yarım ağız konuşuyorlarsa, hiçbir “büyük” takımın ses edecek hali kalmadığındandır en başta.
Denetimi, yaptırımı, muhalifi olmayanların, kararlarında ne adalet arayın, ne de hatanın tümünü adil olmayanda arayın.