Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbolcularıyla el ele Vardar karşısında “futbola işkence ettiği” yetmezmiş gibi “olay mahallini terk ederek” işe bir de “iletişim skandalı” eklemişti Aykut Kocaman.
Karşılığı, sadece bizde değil her coğrafyada “ağır eleştiriydi” kaçınılmaz olarak.
Sahadaki kötü performans, basın toplantısındaki kişisel tercihle köpürdüğü için eleştirilerin de “aynı alanları” kapsamasından sorumlu olan Aykut Hoca’nın kendisiydi.
İlk düğmeyi yanlış ilikleyen oydu...

Yine de haksızlığa uğradığını düşünmüş, düşüncesini ligde Gençlerbirliği’ni yenince “ben kime ne yaptım, anlamış değilim” cümlesiyle getirip mağduriyete dayamıştı.
Bir türlü anlam veremediği kendisine karşı asimetrik “kin ve öfkeydi”.
Dört yıldır yoktu ki... Niye her fatura ona kesiliyordu?
“Fenerbahçe’nin kaybetmesini bekleyen ve kaybettikten sonra ağır eleştiriler yaparak takımı yıpratmak isteyen” bir grup olmalıydı bunu kendisine reva gören.

Haberin Devamı

Tamamen yanılıyordu...
Veya meseleyi kişiselleştirerek gerçek sebebi perdelemek için böyle bir yöntem tercih etmişti.
Hedef Aykut Kocaman değildi ki... Ona zimmetli üretimin kalitesiydi.
İspatı mı?
Açsın baksın spor sayfalarına, ekranlara kulak versin bugün...
Kumpas kurmasından şüphelendiği grup da dahil kimdir bilinmez- tamamı Malatyaspor galibiyetini kutsuyor ve Aykut Hoca’yı yere göğe koyamıyor.
Hatta rakibin “iyi niyeti” ve “gücünü” bile hesaba katmadan...

Oysa Malatya miladında ucu Aykut Kocaman’a uzansa da “tamamen ona endeksli” bir durum yok. Koşmayan koşmuş, yardımlaşmayan yardımlaşmış, gereksiz pasla rakibi değil insanın içini ezenler vazgeçmiş sadece.
Değişen eleştiri sahipleri değil yani.
Değişen sahadaki Fenerbahçe’nin hal ve tavırları.
Aynı sistemin aynı adamları, muhtemelen kendi inisiyatifleriyle -haydi ayıp olmasın, Aykut Kocaman’ın direktifleriyle diyelim- biraz daha dikine, biraz daha hızlı oynamışlar o kadar.
Paşa gönülleri mi öyle istemiş, miskinlikten mi sıkılmışlar, yumurta kapıya mı gelmiş bilinmez. Ama Aykut Hoca’nın “ölürüm de değiştirmem” dediği “orta saha rock and roll”una aykırı bir eyleme girişmişler!
Hepi topu, kusursuz ve sonuç alıcı hale gelmesi, rakip kalede pozisyonla sona ermesi için fırınlar dolusu ekmek gereken “pas oyunu” yerine, kestirmeden kaleye gitmeyi tercih etmişler.

Haberin Devamı

O zaman...
Diyebilirsiniz ki, “bak gördün mü”!..
“Aykut Hoca eleştirileri ağır bulmakta haklıymış, kötü oyun ve kötü sonuçlar futbolcuların istek ve arzularının kıvamına bağlıymış”!..
Siz de haklısınız ama o futbolcuların istek ve arzularını üst noktada tutmak da teknik direktörlerin görev alanındadır.
“Kötü işçi gibi çalışmadığını kar sayan futbolculara teknik direktör ne yapsın” kaytarması kimseyi kurtarmaz...

Bakınız... Ersun Yanal’ı da kurtaramadı.
Sahi, normal miydi Trabzonspor’un yarım düzine gol yediği Akhisar maçında futbolcuların oynamayı reddedişleri?..
Sanki harakiri yapar gibi.
İnsanın dili varsa, sabotaj bile denilebilir yani!..
Ersun Yanal ne yapabilirdi ki, maçın idrakı içinde olmayan futbolcularına? Futbolculara rağmen maç kazanmak mümkün müydü?
İşte bu noktada bile dönüp dolaşıp hocaya gelir fatura.
Çünkü o futbolcuları maçı idrak etmeleri ve gerekeni yapmaları için motive edecek kişi de Ersun Yanal’dı sonuçta.
Doğal hesap Yanal’a soruldu.

Haberin Devamı

Özeti şudur; ortada kötü bir ürün varsa bedelini ödeyecek olan üretimden sorumlu olandır.
Tıpkı ürün başarılı olunca üretenler değil başındaki üretim sorumlusu taltif edildiği gibi.
Bugün Kocaman iyidir, Yanal kötüdür...
Lakin bu tespit, ne kişiseldir ne de ilelebet...
Hatta beş günde bile değişebilir.
Aykut Hoca evhamlarını bir kenara koyup Galatasaray’a yana geriye paslaşma ile mi karşı koyacağına yoksa Malatya karşısındaki gibi dikine hızlı mı oynatacağına karar vermelidir.
Yani utanılacak bir puanla, hezimeti de göze almış olası bir zafer arasındaki tercih!